sonuçta teker teker yok oldular. adresler, telefon numaraları yok oldu. geriye kinyas kaldı. arada bir dediğimi dinleyen tek insan. o da yok olursa ne olur? kayra kalır. kinyas’ı düşünüp gözyaşı dökerken yalnızken… kayra kalır. kinyas’ı rüyasında görür iki yıl.. kayra kalır. kinyas’ın ölümünden on yıl sonra ne yüzünü hatırlar, ne yaşananları, ne de konuşmaları… kinyas gider. kayra kalır. bu kadar basit olduğu için hiç sevemedim dostlukları, aşkları.
romeo ve juliet’in yaptıkları gibi beraber ölmeyi tercih edenlerin sayısı çağımızdaki kadar az olmasaydı, belki inanırdım ben de sadakate. ama bir insanı gömmek dostluğunu, aşkını da gömmek olduğundan ve aynı insanın içini doldurup bir heykel gibi evin en güzel yerine koymak da pek kullanışlı olmadığından, yapacak bir şey yok. fazla bir tercih imkanı yok.