nwwkyo

sonuçta teker teker yok oldular. adresler, telefon numaraları yok oldu. geriye kinyas kaldı. arada bir dediğimi dinleyen tek insan. o da yok olursa ne olur? kayra kalır. kinyas’ı düşünüp gözyaşı dökerken yalnızken… kayra kalır. kinyas’ı rüyasında görür iki yıl.. kayra kalır. kinyas’ın ölümünden on yıl sonra ne yüzünü hatırlar, ne yaşananları, ne de konuşmaları… kinyas gider. kayra kalır. bu kadar basit olduğu için hiç sevemedim dostlukları, aşkları. 
          	
          	romeo ve juliet’in yaptıkları gibi beraber ölmeyi tercih edenlerin sayısı çağımızdaki kadar az olmasaydı, belki inanırdım ben de sadakate. ama bir insanı gömmek dostluğunu, aşkını da gömmek olduğundan ve aynı insanın içini doldurup bir heykel gibi evin en güzel yerine koymak da pek kullanışlı olmadığından, yapacak bir şey yok. fazla bir tercih imkanı yok. 

nwwkyo

sonuçta teker teker yok oldular. adresler, telefon numaraları yok oldu. geriye kinyas kaldı. arada bir dediğimi dinleyen tek insan. o da yok olursa ne olur? kayra kalır. kinyas’ı düşünüp gözyaşı dökerken yalnızken… kayra kalır. kinyas’ı rüyasında görür iki yıl.. kayra kalır. kinyas’ın ölümünden on yıl sonra ne yüzünü hatırlar, ne yaşananları, ne de konuşmaları… kinyas gider. kayra kalır. bu kadar basit olduğu için hiç sevemedim dostlukları, aşkları. 
          
          romeo ve juliet’in yaptıkları gibi beraber ölmeyi tercih edenlerin sayısı çağımızdaki kadar az olmasaydı, belki inanırdım ben de sadakate. ama bir insanı gömmek dostluğunu, aşkını da gömmek olduğundan ve aynı insanın içini doldurup bir heykel gibi evin en güzel yerine koymak da pek kullanışlı olmadığından, yapacak bir şey yok. fazla bir tercih imkanı yok. 

nwwkyo

the doctor said, "your shame is eating everything"
          but when you're in love, you get so cruel
          when you're alone, it's all you think about
          pulling little bugs out of your skin
          crack open your skull, you are an embryo
          and you can eat yourself again

nwwkyo

şimdi her şey o kadar karanlık ki.
          ve her şey senin elinde. bu ufukları olduğu gibi bırakman, aydınlatman, bana yazman, susman, her şey senin elinde. bana bir şeyler yazmanı ne kadar arzu ettiğimi bilsen!

nwwkyo

onu düşünmekten kendimi alamıyorum, şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi.