Geçen gece çocuk hastaydı. ilacı bitmiş, almak için dışarı çıktım. Sağa sola saldırıp nöbetçi eczane arıyoruz. Birden durup dururken içim cız etti. Bi baktım yine aynı karın ağrısı. Öyle özlemişim ki seni. Dönerken bir meyhane gördüm. Bi tek içeri girdiğimi hatırlıyorum, bi de rakıya yumulduğumu. Arkasından en az dört cigaralık. Sonra gözümü bi açtım, karşıdan karlı dağlar geçiyor. Bir daha açtım, başımda bir çocuk; “Kalk abi” diyor “Kars’a geldik”. Otobüsten indim, yürümeye başladım. Dedim: “Allah’ım neredeyim ben, burası neresi?”. Sonra güç bela burayı buldum. Kapının önünde durup düşündüm.
Dedim,”Bekir, bu kapı ahiret kapısı, burası sırat köprüsü, bu seferde geçersen bi daha geri dönemezsin.” “İyi düşün” dedim. Düşündüm, düşündüm, ama olmadı, dönemedim. Sonra “bak oğlum” dedim kendi kendime. “Yolu yok, çekeceksin, isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle. Yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi.