An gelir sizi çok mutlu eden insanlar, anılar, olaylar sizi tüketir acı verir gözlerinizin değilde gönlünüzün yaşlarını akıtır. Damlaa damlaa akan o yaşların ardında çaresizliğin yuva yapmaya başladığını farkettiğinizde umudun gönlünüzü nasıl terk ettiğini izlemek.. Ne tür bir vazgeçilmişliktir bu nasıl bi acı.. Zamanın sizden aldıkları size verdiklerinden fazladır belkide.. Belki de kıyıda köşede can bulacak hayallerinizi almıstır zaman.. Hemde bunu insan kılığına bürünerek yapmış ama biz farkedememişizdir. Suçu kendisine atmayalım diye belki dee,belki de sadece bizi sınamak için..
Dönün bakın etrafınıza geriye, geçmişe, zamanın size verdiği şeylerden hangileri ,kaçı yanınızda ? Kaçı sizinle ? Size verdiklerini almadı mı sizden birde üstüne Hayatı işin içine karıstırıp sizi daha da isyanlara sürüklemedi mii ? Aldıkları sevdiğiniz adam/kadın hayalleriniz umutlarınız beklentileriniz olduğu için isyan etmediniz mii ? Nasıl bu kadar nankör olabilir diye defalarca kendinize sormadınız mı ? Vereceğiniz cevaplar içinizi acıtıyorsa eğer, canınızı yakıyorsa her geçen an ziyan edip tüketiyorsa sizi bian durup derin bi nefes alın ve şunu unutmayın Zamanın size sundukları az olabilir elinizden en çok sevdiğiniz şeyi de alabilir ama umudunuz size ait olan tek şeydir. Çaresizliğin gönlünüzde yuva yapmasına izin verip umudun sizi terkedişini izlemeyin zira umut sizi terk edince kanadı kırılmış bir kuştan pek bir farkınız kalmıyor Hayata zamana ve size acı veren herşeye inat umut edin. Çünkü umut bir ruha yakışan en güzel şey... Kalbinizin ruhunuzun zamana yenilmemesi dileğiyle..
- ankara
- JoinedMay 23, 2015
Sign up to join the largest storytelling community
or