offAzra

          	Gelmişti. O gelmişti.
          	
          	Onlar benim ailemdi. Benden öldürmemi istedikleri adam aslında benim öz be öz Abimdi...
          	
          	Hıçkırıklarımmbir noktada dinince sadece iç çekişlerin kaldı. Başımı onun göğsünden kaldırıp yüzüne baktım. Mizan... Benimle birlikte gelmişti bu eve. Oflazın yani abimin yakın koruması rolünü oynuyordu. Gözlerinde acı vardı. Saf acı...
          	
          	Olamazdı. Olmamalıydı...
          	
          	"Biliyordun" dedim. "Oflazın abim olduğunu biliyordun!" Boynu büküldü. O, bunca zaman boyunca biliyordu. O adamla birdi. Onun ortağıydı. Beni sevdiğini söylerken ailemi kendi ellerimle öldürmeme göz yumacak kadar acımasızdı.
          	
          	Aptaldım. Herşeye rağmen elini tuttuğum için aptaldım ama yinede elini daha çok sıktım. "Söyle" dedim. "Bana beni yıkacağını söyle." Göğsüne vurduğunda gözünden bir damla yaş aktı. Acı çekiyordu ama benim içimdeki yangının yarısı etmezdi onun acısı. "Bana, karşımda duracağını, sırtımdaki bıçağı ellerinde tutacağını söyle" diye bağırdım.
          	
          	Yapamazdım. Eğer beni gözlerimin içine bakarak öldürmeye kalkmazsa canını yakamazdım. İhanete tahammülüm yoktu ama o hiç şüphesiz benim her konudaki istisnamdı.
          	
          	"Söz veriyorum"  kaşlarım çatıldı, "seni yıkan, kanatan ben olacağım" kalktı. Gidiyordu. Kapıdan çıkmadan önce ona seslendim.
          	
          	"Sen verdiğin sözleri tutmazsın Mizan Astepe"
          	
          	Sadece baktı. Kızarmış gözleri ile son kez baktı. O artık karşımdaydı,  ben ise herkese rağmen ailemin yanında...
          	
          	
          	_____
          	
          	Bu da farklı bir kurgu ve çok severek yazacağıma sizin ise severek okuyacağınıza eminim. Sahne daha düzenlenmedi ve üzerine düşünülmeden yazıldı ama ben sizlere ilk hali ile sunmak istedim. Sizce atılacağımız maceralar ne kadar akıcı olur zkdkkdkd

offAzra

          Gelmişti. O gelmişti.
          
          Onlar benim ailemdi. Benden öldürmemi istedikleri adam aslında benim öz be öz Abimdi...
          
          Hıçkırıklarımmbir noktada dinince sadece iç çekişlerin kaldı. Başımı onun göğsünden kaldırıp yüzüne baktım. Mizan... Benimle birlikte gelmişti bu eve. Oflazın yani abimin yakın koruması rolünü oynuyordu. Gözlerinde acı vardı. Saf acı...
          
          Olamazdı. Olmamalıydı...
          
          "Biliyordun" dedim. "Oflazın abim olduğunu biliyordun!" Boynu büküldü. O, bunca zaman boyunca biliyordu. O adamla birdi. Onun ortağıydı. Beni sevdiğini söylerken ailemi kendi ellerimle öldürmeme göz yumacak kadar acımasızdı.
          
          Aptaldım. Herşeye rağmen elini tuttuğum için aptaldım ama yinede elini daha çok sıktım. "Söyle" dedim. "Bana beni yıkacağını söyle." Göğsüne vurduğunda gözünden bir damla yaş aktı. Acı çekiyordu ama benim içimdeki yangının yarısı etmezdi onun acısı. "Bana, karşımda duracağını, sırtımdaki bıçağı ellerinde tutacağını söyle" diye bağırdım.
          
          Yapamazdım. Eğer beni gözlerimin içine bakarak öldürmeye kalkmazsa canını yakamazdım. İhanete tahammülüm yoktu ama o hiç şüphesiz benim her konudaki istisnamdı.
          
          "Söz veriyorum"  kaşlarım çatıldı, "seni yıkan, kanatan ben olacağım" kalktı. Gidiyordu. Kapıdan çıkmadan önce ona seslendim.
          
          "Sen verdiğin sözleri tutmazsın Mizan Astepe"
          
          Sadece baktı. Kızarmış gözleri ile son kez baktı. O artık karşımdaydı,  ben ise herkese rağmen ailemin yanında...
          
          
          _____
          
          Bu da farklı bir kurgu ve çok severek yazacağıma sizin ise severek okuyacağınıza eminim. Sahne daha düzenlenmedi ve üzerine düşünülmeden yazıldı ama ben sizlere ilk hali ile sunmak istedim. Sizce atılacağımız maceralar ne kadar akıcı olur zkdkkdkd

offAzra

bana yardım etmediği için kızmadım Mardin'in duvarlarına, ben o yaşımda Mardin'e ilk kez gülümseyerek baktım. 
          
          Bir anda değişti sanki hava. Gökyüzüne baktım, iki tane yıldızı ard arda kayarken gördüm. Bir kez daha gülümsedim, Mardin'in rüzgarı saçlarımı savurdu. 
          
          Bu şehir bana her gülümsediğimde sanki ona gülümsediğimi hissetmiş gibi, buruk bir gülümsemeyle teşekkür edercesine baktı. 
          
          Bu zaman kadar beni görmediği için buruktu, duymadığı için suçluydu, ona ilk defa gülmsememi kendisine bir lütuf saydı.
          
          Ağaçların dalları rüzgarla öne eğildi, ve Mardin, ilk defa karşımda çocukluğumu koruyamadığı için benden özür diledi.
          
          
                                               -Ayçıl Bala Kılıçer