Yalnızca asla düşünmeyenler, başka bir deyişle yaşamak için gereken şeylerden başka bir şey düşünmeyenler mutlu oluyor. Gerçek düşünceyse yaşam kaynaklarını bulandıran bir iblise ya da yaşamın köklerine zarar veren bir hastalığa benziyor. İnsanın her an düşünmesi, kendisine yerli yersiz çok temel sorular sorması, yazgısı konusunda sürekşi kuşku duyması, yaşamaktan yorulması, düşüncelerinden ve kendi varlığından bitip tükenmesi, arkasında varlığının dramının ve ölümünün simgesi olarak kan izi veya dumanlar bırakması -işte bunlar ne kadar mutsuz olduğunuzu gösterir, öyle ki düşünme sorunu midenizi bulandırır, akıl yürütme gözünüze bir cehennem azabı gibi görünür. Hiçbir şeyine yerinmememiz gereken bir dünyada yerinecek ne çok şey var aslında. Ben de kendime soruyorum, bu dünya gerçekten yerinmemi hak ediyor mu diye.
Emil M. Cioran, Umutsuzluğun Doruklarında