tıfıl: ben gidiyorum.
bense kalıyordum. o yürüyüp giderken ben bu salıncakta oturmaya devam edecektim. arabasına binerken sessiz kalacaktım. motorun çalıştığını, ardından yola çıktığını duyduğumda kıpırdaman oturacaktım. yanlışlarımla kalacaktım çünkü yapmam gereken her neyse ona ulaşmak için kendi zihnimdeki dikenli çalıların arasından nasıl geçileceğini bilmiyordum. aynı kalacaktım, aynı, aynı, aynı; ta ki bundan ölene kadar.
kendime hiçbir şey hissetmediğimi söylememe rağmen bunun yalan olduğunu itiraf edebilmem için dakikalar geçmesi gerekti. vicdan azabı çektiğimi ya pişmanlık duyduğumu, hatta suçluluk hissettiğimi söylemek isterdim. fakat bu kelimelerin hiçbiri yeterli değildi. hissettiğim şey utançtı. su katılmamış; tiksinç bir utanç. olduğum kişi olmak istemiyordum.
konu tıfıl bile değildi aslında.
korkunçtum.
kalpsizdim.
korkuyordum. çünkü bunlar gerçek olabilirdi.
-tek isim, tek kader
john green & david levithan