bir bozukluğum ben. sağıma dönersem soğuk su soluma dönersem sert rüzgar çarpıyor yanaklarımı. bedenim ve fikir dünyam tamamiyle hasarlı. duygularım, hislerim, manevi değerlerim tamamiyle eksik ve çürük. bazen çok kötü bir koku yükseldiğini hissediyorum ruhumdan. bu kokuyu bastırmak adına günde iki kez duşa girdiğimi biliyorum. ellerim titremesin diye üzerine yattığımı, dilim dolanmasın diye ağzımı açmadığımı, duyduğum çoğu şeyi hazmedemediğim için klozetin başında dakikalarca gülümsediğimi biliyorum. mutluluğumun gölgem olduğunu biliyorum artık. asla gölgemi yakalayamayacağımı, onu kovaladıkça benden kaçacağını biliyorum. bilmek ruhumu dinlendiriyor az da olsa, varoluşun tüm bilinmezlikleri ile boğuşurken bir şeyleri bilmek soğuk bir kış gününde sıcacık yatağımda uykuya dalmak gibi hissettiriyor. çok kısık bir melodi geliyor kulağıma, derimin altına gömdüğüm parçalarımı su yüzüne çıkarıyor. daha derinlere mi inmem gerek, daha mı hızlı koşmam gerek, daha karanlık yollara mı sapmam gerek, kendimi daha iyi mi saklamam gerek, anlamıyorum. zaten ben hiç anlamıyorum. hasta zihnimi beyaz sedyeye yatırmayı ve her şeyin geçeceği yalanını fısıldamak istiyorum.