phleurie

çocuğum, üşütme yüreğini.
          	şimdi hüzün mevsimidir bütün şiirleri gezen.

phleurie

babam gelirdi ve akşam olurdu.
          bahçedeki akasya ağacı,
          gün boyu biriktirdiği kuşları
          birer hayal topu olarak uzatırdı yatağımıza.
          siyah beyaz bir fotoğraf gibi gelirdi babam.
          kamyonlar hep geceleri, hep uzaklara giderdi.
          ben o zamanlar bütün babaları susar sanırdım.
          yalnızca gaz lambasıyla konuşan bir diş gıcırtısıydı babam.
          kapılar titreyerek açılır, titreyerek kapanırdı.
          tanrıyı ve uzun konuşanları sevmezdi hiç.
          babamdan yapılmış bir korkuydu dünya.
          ben o zamanlar yalnızlığı gece sanırdım.
          ne kadar susarsa o kadar terlerdi.
          boncuk boncuk döktüğü ter,
          hep uzağından geçen kadınların içinde göveren gözleri miydi?
          babam en çok kışa yakışırdı.

phleurie

bütün oyunlarımız,
            başkalarının evlerine bir güzellemeydi.
            annem babamın günahları için bir namaz yumağı hâlâ.
            ey penceresi dışarıya açık, içeriye kapalı olan evler!
            babam neden yalnızca içince güzeldi?
            şimdi beş ayrı evde aynı yürek lekesi,
            süt kokularına yayılıp duruyor.
            babam on altı yıldır ölüme saçmalığını anlatıyor.
Reply

phleurie

mesela ben çok gülerdim, çok konuşur, saatlerce aynı konudan bahsedebilirdim. ama bir şeyler oldu sonra, gerçi bir şeyler hep oluyordu ama ben geç fark ettim işte. bazı konuları aşamadım, bazı şarkıları susturamadım, bazı cümleleri unutamadım ve kalbimi yaşanmışlıklardan arındıramadım. birileri uzun uzun bir şeyler anlatıp durdu ama cevap veremedim hiçbirine. çok sevdim herkesi ama kimsenin sevdiği olamadım. çok şey sayıkladım, kimse anlamaya çalışmadı. sonra sustum, hep öyle olur ya zaten.