Karşımda duran bedeninin süt beyazı tenini, ellerim arasında kaybolan belini,
ölümün verdiği dudaklarındaki morluk ve en önemlisi,
bana boynuma tutunurcasına duran cansız kollarının hissi...
Seni her tutuşum da omuzlarından sallanan siyah buklelerin,
canlılığını kaybetmiş mavi gözlerine tezat bir şekilde elbisende parlayan kan lekesi...
Yıl 1942, giydiğin kırmızı korse ve jartiyer çoraplarını dikkatle izlerken,
bana doğru dönüp gülümsemeni hâlâ unutamadım. Hayatımın kadını,
tek bir bıçak darbesiyle hayata gözlerini kapatmış olamazdı değil mi?
Ben ona dokunmaya kıyamazken, kim yapmıştı bu caniliği?
- Fransa
- JoinedMay 1, 2019
Sign up to join the largest storytelling community
or