plejail

They don't realize that I'm thinking about you.

plejail

zihnimin üzerine fırçalarımı gölgeleyen bulutlar gerildiğinde aklıma onu getirip yosun yeşili şelalelere, buz mavisiyle yıkanan penguenlere, dinlenen tarlaların van gogh sarısına, ham pamuk beyazına, leylak bahçelerine, masif ladin gövdelerine, kiraz çiçeği pembesine, mon ami gümüşüne kavuşuyorum.
          
          bir bebeğin gülüşüne ve sanki yaz dönüşüne.

plejail

Onun yüzümde bıraktığı izleri gizliyorum takip edildiğim sokaklardan geçerken. Çünkü yüzüme bakarlarsa anlarlar hâlâ aşka inandığımı. Anlarlar bedenden ve maddeden öte bir boyutta sırlar sakladığımı. O yüzden diğerleri gibi, değerden düşmüş bir görüntü olarak geçip gidiyorum yapay arayışlar tufanından.  
          

plejail

“Yeni bir şeyler söyle bana ne olur, yeni bir şeyler. Kurşun aktı kulaklarıma hep aynı sözleri, aynı sesleri duymaktan. Belirsizlik güzeldir, de örneğin, kesinlik çirkin. Sessizlik sesten -hele de güncel ve kof-  her zaman iyidir; düş gücü, iç zenginliği verir insana. Dünyanın usul usul ağaran o puslu sabahları ve günün turuncu tülleriyle örtünen dingin akşamları bu yüzden etkiler bizi, duygulandırır, de. Anlık izlenimler sürekli görünümlerden her zaman daha güçlü, kalıcı ömürlüdür… Alışkanlıklar öldürür güzelliğimizi, bizi değişmek çirkinleştirir de. Sars aklımın cılız ayaklarını, kuşat beni. Değişik şeyler söyle ne olur, yeni bir şeyler söyle. Yıldım ömrümün kalıplarından. Beni duy ve anla.”

plejail

Sars aklımın cılız ayaklarını, kuşat beni.*
Reply

plejail

Ne güzel insanlar vardı eskiden.
          Çocukluğumuzu kaplamışlardı.
          Bize masal anlatırlardı
          Cinlerden, perilerden,
          Büyük anneler, büyük babalar vardı.
          O zaman hepsi uzaktı ölümden.
          Hem sevdirir hem korkuturlardı.
          Acı hikayeleri bile tatlı başlardı
          Demek bunun için gittiler hikayelerden.
          Ne güzel insanlar vardı eskiden.
          
          — Özdemir Asaf, Çiçek Senfonisi 

plejail

"derin insanlar da derin kuyular gibidir. içlerine düşen nesne, dibe uzun zamanda varır. beklemekten yana öteden beri sabırsız davranan seyirciler bu insanları duygusuz, çoğu zaman da can sıkıcı bulurlar."
          
          — Nietzsche