poetradreary

Ruhumu tanıyan ruhunun şiddetle alazlanan tatlı alevinde boğulmak istiyorum. Sen olmazsan sadece aydınlık kalır.

poetradreary

"Evet, doğruydu, yanlış bir şey söylemedi ama ben de dediklerini umursamıyorum."
          
          "Yine de... Aşağılanmak rahatsız edici değil mi?"
          
          "Aşağılanmak kelimesinin senin için nasıl bir anlam ifade ettiğine bağlı olarak ya umursarsın ya da umursamazsın."
          
          "..."
          
          "Anlamamış gibi görünüyorsun, açıklayayım. Birilerinin değer verdiği toplum senin için önemli değilse, bakış açında sadece birkaç insanın birleşmesinden ibaret ise doğal olarak sana nasıl baktıklarını ve ne dediklerini önemsemezsin. Hâl böyle olunca, yani kimsenin senden beklentisi yok iken toplum içinde aşağılanmak neden rahatsız etsin ki?"
          
          "Yani... Sen, bir dilenci olarak yaşamaktan memnun musun?"
          
          "Ben buyum."
          
          

poetradreary

  Nasıl akıp gittiğini anlayamadığımız kısa süreli ürkütücü bir sessizliğin kurbanları olduk, ta ki kendinden emin oluşunu yansıtan ses tonuyla konuşmaya devam etmeden önce kemiklerini karma amacıyla düzenli sırasını bozup birbirine karıştırmaya başlarken, “Ölülerin ilenmeleri onların ıslığı; cenaze çanları ise kalp atışlarıdır.” demişti nükte yapma zahmetine bile girmeden haiz olduğu karamsarlık derecesindeki sade yanıyla birlikte.

poetradreary

— Şafağın Gardiyanı
Reply

poetradreary

"Zincirlerini kıracağım; öyleyse şarkı söyle Takuto. İstediğin kadar yüksek sesle. Hiçbir şeyi saklamana gerek yok."

poetradreary

— Full Moon wo Sagashite.
Reply

poetradreary

"Lütfen böyle gülümseme. Kalbin kendine sakladığın duygularla doluyken hiçbir şeyden haberin yokmuş gibi gülme."
Reply

poetradreary

You were impatient, I was a fallback.
          A dirty mistake, you never called back.
          You were salvation, I never told you.
          I always had the notion I would fall in love with you.

poetradreary

You were a call girl, I was a gentleman.
            A faint illusion of your simple plan.
            I was salvation, you never told me.
            You always had the notion that you knew what we would be.
            
            — A Faint Illusion, Tides of Man.
Reply

poetradreary

Günlerce yürüdü, yürüdü. Bir gün batıya giden canavarla karşılaştı. "Benim bir adım var!" Dedi çocuk. "Ve bu o kadar muhteşem ki!"
          
          Batıya giden canavar cevap verdi: "Kimin bir isme ihtiyacı var? Ben isimsiz gayet mutluyum. Sonuçta biz böyleyiz; isimsiz canavarlarız."
          
          Çocuk, batıya giden canavarı yedi.
          
          Sonunda bir isim bulmuştu ama artık ona bu isimle seslenecek kimse yoktu.
          
          Çok yazık çünkü Johan harika bir isimdi.

poetradreary

— Obluda, Monster.
Reply