anlayamadığım bir sebepten nabzım hızlanıyor. akhilleus bana binlerce, binlerce kere bakmış ama bu bakışında bir farklılık, daha önce görmediğim bir yoğunluk var. ağzım kupkuru, yutkunurken gırtlağımdan çıkan sesleri duyabiliyorum.
beni seyrediyor, bekler gibi bir hali var.
hafifçe ona doğru kayıyorum, belli belirsiz bir hareket. bir şelaleden aşağı atlamaya benziyor. o ana kadar ne yapacağımı bilmiyordum. öne doğru eğiliyorum, dudaklarımız sakarca buluşuyor. şişman arıların gövdelerine benzeyen, çiçek tozlarıyla sersemlemiş, yumuşak ve yuvarlak iki çift dudak. ağzının tadını alabiliyorum. sıcak ve yemekteki tatlıdan kalan ballı bir tat. midem bir takla atıyor, tenimin altında ateş gibi bir zevk damlacığı geziniyor.