portengre

Senin aydınlığın yetişir bana.
          	Güneşi istemiyorum,
          	Yıldızları istemiyorum.
          	Açma perdeleri,
          	Ben bu karanlığı seviyorum.
          	Bu yalnızlığı, bu geceleri

faustusjjh

İstediğim bütün kitapları okuyamam, olmak istediğim bütün
          insanlar olamam ve istediğim hayatları süremem, istediğim bütün 
          becerileri edinemem. Öyleyse ne
          istiyorum?
          Yaşamak ve hayatta olabilecek tüm 
          zihinsel ve fiziksel deneyimlerin
          bütün renklerini, tonlarını yaşamak
          ve duyumsamak istiyorum ama berbat bir şekilde kısıtlıyım.

faustusjjh

@sainthv  hayır hiç konuşmadım<3
Reply

Faustusjjj

@faustusjjh  mesajım gitmemiş sanırım, bende gözükmediği için tekrar yazacağım. Evet, okumuştum onu...
Reply

portengre

Ay ışığında oturduk
          Bileğinden öptüm seni
          Sonra ayakta öptüm
          Dudağından öptüm seni
          Kapı aralığında öptüm
          Soluğundan öptüm seni
          Bahçede çocuklar vardı
          Çocuğundan öptüm seni
          Evime götürdüm, yatağımda
          Kasığından öptüm seni
          Başka evlerde karşılaştık
          İliğinden öptüm seni
          En sonunda caddelere çıkardım
          Kaynağından öptüm seni.

portengre

Ölesiye ağlamak istiyordun
          Bilmediğin bir şey değildi ağlamak
          Kederinin ağırlığınca sarhoştun
          Hayallerinin genişliğince 
          Dünyadan uzak.
          
          Yorgun ellerin ceplerindeydi
          Varlığından utanırcasına saklı
          Ellerin ki bir keman kadar hassas
          Bir şarkı gibi dokunaklı.
          
          Sen unutulmuş bir adamsın
          Anlaşılmamış şiirlerim gibi
          Bütün güzelliğiyle unutulmuş
          Şiirlerim ki; yalnızlığa benzer
          Öylesine mahzun, öylesine kahrolmuş.
          

portengre

Yeşil şarap olur mu, dedim.
          Ne saçmalıyorsun, dedi.
          Gözlerin ağlamaktan kıpkırmızı olmuş, dedim.
          Gözlerim yeşildi, dedi.
          Yıllandıkça güzelleşir, dedim.
          Sonra hep sustuk.
          Sonra şarap bitti.
          Sonra o gitti.

portengre

Ruhunu bu şekilde kazarken, doğanın orda tutkular için ne geniş bir alan bırakmış olduğunu fark ettiğinde, daha acı bir şekilde sırıttı. Yüreğinin derinliklerindeki kini, kötücül yanları harekete geçirdi ve hastasını muayene eden bir doktorun soğuk bakışlarıyla bu kinin, kötülüklerin günahkâr bir aşktan ibaret olduğunu, insandaki tüm erdemin kaynağı olan aşkın, bir rahibin yüreğinde korkunç şeylere dönüştüğünü, kendisi gibi yetiştirilmiş birinin rahip rolü yaparken şeytan kılığına girdiğini fark etti. O zaman acıyla güldü ve aniden birini darağacına, diğerini cehenneme gönderen ölümcül tutkusunun, bu yıpratıcı, zehirli, nefret dolu, dizginsiz aşkın en kasvetli yanını düşündüğünde yüzü yeniden soldu: Biri mahkûm olmuş, diğeri lanetlenmişti. 

portengre

Her gece onu seyretmek için tiyatroya gidiyorum. Bir gece rosalind oluyor, diğer bir gece imogen. Onu bir İtalyan mezarlığının karanlığında, âşığının dudaklarındaki zehri emdikten sonra ölürken izliyorum.