"Insan her gün bir parça müzik dinlemeli, iyi bir şiir okumalı, güzel bir tablo görmeli ve mümkünse birkaç cümle söylemeli." "Tanrım," dedim. O an bütün dünya durdu, sesler kesildi ve sanki herkes, her şey bana odaklandı gibi. Turgut Uyar'ın bu sözü geldi aklıma; " Onun bu ellerinde ne var bilmiyorum ; tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum..." diye devam ettim . Ve çarklar yine dönmeye başladı.
Ben;
Bensiz hayatına eksiklik hissetmeden yaşayabildiğine şahit oldum . Hiç tanışmadığın ya da çok eskiden sadece merhabalaştığın biriymişim gibi yaşamına devam edebildiğini gördüm . Insan öptüğü birini unutabilir mı? Ağzından ya da alnından farketmez . Unutabildiğini gördüm . Hayatımı rengine boyadığım gözlerinin , yokluğumda beni aramadığını, yokluğumda yaşlanmadığını gördüm . Sokaklarda yürürken ellerimi nereye koyacağımı bilemedim ben en başlarda . Senin bir başkasının ellerini tutup , yoluna devam edebildiğini gördüm . Buna biraz da kesildim , kanadım . Buna kahroldum ve katlandım . Tüm bunları içimde bir hastalığa dönüştürerek taşıyorum sevgilim . Içimin en kuytu yerlerinde kırık ve keskin bir cam parçası olarak saklıyorum . Bir gün çağırırsan, yine gelirim diye.
- Ki gelirim.
Gelmeden önce o keskin parçayı kalbime saplayayım diye...
Bazen de tüm bunları unutmak için yalvarıyorum. Bir şansım olsun diye , bir kez daha dönebilmek için beni sevdiğini sandığım günlere..
" Bu bataklıktan beraber çıkacağız diye söz vermiştik birbirimize . Ya beraber çıkacağız , ya da beraber batacağız . O benim omuzlarıma tutunarak , bütün yükünü bana vererek çıktı . Onu çıkartırken kendimi batıracağımı hiç düşünmemiştim..."
"Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık , sevilmeyi beklerken , beklemeyi sevmişiz . Beklerken de yavaş yavaş ölmeyi seçmişiz."