oysaki jeongguk biri değildi, jeongguk herkesti ve herkesin kanında işlerdi.
onu olduğu gibi kabullenmeyi öğrettim, hayatı, kendini, bedenini ve kişiliğini; olduğu gibi kabul etmeyi öğrettim.
kehribar'ı, elleriyle kabullenmeyi öğrettim.
aam dedim ya, jeongguk biri değildi, herkesin damarında vardı.
evrenin öbür ucundaki birinin bileğine attığı çizik, jeongguk'u katil eden etkendi.
marsta bir kedinin kendini sevmemesi, jeongguk'un işlevini yitirmesine sebebiyet verirdi.
ve sonra kendimi sevmeyi öğrendim, çünkü bu evrendeki clara, o evrendeki jeongguk olabilirdi.
veya jeongguk'un kehribar'ı olabilirdi.
herhangi bir evrenin kehribar'ına bu kadar acımasız olmamı ne kadar hoş karşılardı jeon, emin olamıyordum.