hüzündizde bir akşam, kırmızı ceketin, her zaman takıldığımız yıkık dökün barın önünde koşuşturan insanlar, gözlerime bakıp verdiğin her solukta etrafı alev alev kaplayan manzaralar, eski bir pikabın sürücü koltuğunda duran soğuk ellerim ve hafif uykulu gözlerin, ucuza tutulan ufak bir oda, gündüze çalan saatlerde yayı bozuk yatağıma düşen ve kokusunu her hatırladığımda meyhoşluğu atamadığım bal rengi saçların.