Beni tanımak mı istiyorsunuz?
Fırtınalı bir gecede gökyüzüne dikin gözlerinizi. Orada yerinden memnun olmayan, belirginleşmekten çekinen bir bulut göreceksiniz. İşte o, benim.
Güneşli bir günde, yüksek bir dağın tepesine çıkın. Hafifçe esen rüzgarın tadına varın, ağaçların ruhunuza dolan kokusunu alın. Hissettiğiniz ama tanımlayamadığınız o değişik duygu var ya? İşte o, benim.
Ağlarken bir anlığına kalkın ayağa. Parmak boğumlarınız soluk bir renge bürünene kadar sıkın yumruğunuzu ve sessiz bir çığlık atın, susun avazınız çıktığı kadar. Tanımlayamadığınız ama yüreğinizde gizlendiğini bildiğiniz o güç, benim.
Bir romanın sonunda ya da başında değil, ortasında bulabilirsiniz ancak beni. Belki eski, yıpranmış bir kitabın yırtılmış sayfasındaki 8. kelimeyimdir ben. Ya da belki de sadece bir sonun yeniden başlangıcıyımdır. Seslendiremediğiniz her düşünce, damarınızda akan kana karışmış o öfke, yüreğinizi yerinden söken o acı, kelebekleri intihar ettiren o aşk, dünyayı baş aşağı eden o sevgi.
Aslında... 3 yaşında, dizleri yamalı, biraz pislenmiş, yerde ağlayan o çocuk var ya? O çocuğa şeker verdiğinizde yüzünde beliren tebessüm var bir de, işte o tebessüm benim.
- JoinedApril 29, 2016
Sign up to join the largest storytelling community
or
Story by Nelson
- 1 Published Story
Gökkuşağını Beklerken
53
2
1
"Bulutlar ağlıyor, anne. Söyle ağlamasınlar! Ben onlarla paylaşırım oyuncaklarımı, yeter ki bana darılma...