Buralara gelmeyeli uzun zaman oldu... O kadar çok zaman geçmiş ki hesabı bile unuttum.
Desem de inanmayın tabii. Yazıyorum ama yayınlamıyorum diyelim şimdilik.. Bir gruba katıldım ve dersler akıcı ve güzel geçiyor, buraya geri dönmeme vesile olur belki.
Size şöyle bir alıntı bırakıp kaçayım<3 Yorum yapmayı unutma<3
Hastasıydık çoğu şeylerin. Koyu bir fanatikliğimiz vardı.. Fenerbahçe taraftarı gibiydik seninle. Öylesine sıradan öylesine güzeldi ki ve öylesine değildi. Hayatta bir şeylerin yerini hep sorguluyorduk. Durmadan saatlerce sorguluyorduk. Adeta beynimizi patlatıyorduk. Ta ki düşünceler bizi yok edene kadar. Bende seni öylesine içten öylesine derinlerde düşünüyordum ki kendimden korkuyordum.
Bana dönüp kendince bir şeyler mırıldandı. '' İnsanlara akıl verip duruyorsun keşke birazını da kendinde kullansan, belki bu zamana kadar sana olan aşkımı fark ederdin. ''
'' Ha... Bir şey mi dedin?'' dedi. Sinir krizi sebebiydi resmen. Sinirlenip önüme döndüm cidden her seferinde beni sinir etmeyi nasıl başarıyordu.
'' Efendim '' dedi. '' Ne anlamadım?'' , '' Ha değil, efendim diyecektin herhalde. ''
Dediğine gözlerimi devirdim. Cidden uzatacak mıydı bunu. Her neyse öküz maalesef her zaman öküzdü.
'' Melih senin işin gücün yok mu ya? Gitsene artık. '' , '' Ne gitmesi daha yeni başlıyoruz güzelim. '' dedi. Ölürdü şifreli konuşmasa. Ne de olsa o ' Melih Koçerler' di. lafının ikiletilmesinden hoşlanmazdı.
Basketbol topunu potaya havalı bir şekilde atıp yanıma geldi ve kulağıma eğildi. '' Ne dediğini duydum. '' demesiyle beynimden vurulmuşa döndüm. Ne duymuştu ki? Atıyordu. Onu itip yüzüme bakmasını sağladım.
'' Yine ne saçmalıyorsun? Ne duydun ki bu kadar kendine güveniyorsun? '' ,
Geriye çekilip toparlandı. '' Bana diyorum...'' demesiyle ne diyeceğini anlayıp yanına koştum ve ağzını kapattım. Herkesin gözü üzerimizdeydi. İşte şimdi bitmiştim. Melih Koçerler 'in radarına çoktan girmiştim.
Eğer 24 saat içinde cevap alamazsam duyuru silinecektir!