Yuva, yeni bölümden nokta atışı bir alıntı..❃
-
Herkesten uzaklaşıp telefonumu çıkarttım. Endişe içinde Özgür'ü aradım. Defalarca çalsa da açmıyordu. Ne yapacağımı bilmez bir halde kalmıştım. Bu sefer Burcu Hanım'ın numarasına tıkladım.
"Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor..." dedi bir erkek sesi. Kaşlarımı çattım, gözlerim kızların üzerinde geziniyordu.
"Burcu Hanım nerede?" dedim alaylı ses tonuyla konuşan adama. Gerginlikten ellerim titremeye başlamıştı. Korku filmlerini yaşıyor olsam bu kadar korkmazdım sanırım.
"Nerede..." dedikten sonra duraksadı. Sesi, ellili yaşlarında bir adam sesine benziyordu. "İnan ki ben de bilmiyorum Afra. Öldükten sonra nereye gidilir, hiç deneyimlemedim."
"Ne... Ne diyorsun?"
Artık sadece ellerim değil, sesim ve bacaklarım da titriyordu. Pencerenin önündeki çıkıntıya oturup adamı dinlemeye devam ettim.
"Senden sadece bir kağıt parçası istedik." dediğinde sakin kalıp düşünmeye çalıştım. Benden kağıt isteyen tek kişi vardı, o da Cenk'ti. Özgür'ün odasından, her şeyden önce bir üsteğmenin odasından belge almamı istemişti.
"Sen bunu yapmadın. Şimdi izle, sonuçlarını gör."
"Burcu Hanım nerede, ne yaptınız ona?"
"Geberdi gitti. Türkiye'den biri daha öldü. Şimdi koca kız yurdu, ben çayımı yudumlarken patlayacak. İçinde sen de olacaksın. Üzgünüm, komutanın sevdalısı. Senin tek suçun üsteğmeni korumandı." Duraksayıp güldü. Arkadan başka gülüşmeler de geliyordu. "Türk olmanın da etkisi var tabii."
Kalbim, korkuyla atarken göğüs kafesimi delip geçecek gibiydi. Dişlerimi sıktım.
"Allah belanızı versin... Şerefsizler!"
"Nefesini boşa harcıyorsun. Son dakikalarında yapmak isteyeceğin bir şeyler yok mu? Hah, aman dikkat et de yurttan çıkma. Biriniz bile çıkışları kullanırsa, ya da içeri girmeye çalışırsa... Patlarsınız."
-