küçük bı kıvılcım ateşler söndürülmüs tütünlerimi
vakti gelir diye bos bi kağıda döktüm hüzünlerimi
ben kendim geldim bu hale bana kimse üzül demedi
yalnızca tanrıya güvendim o da hiç bir şey söylemedi
güneşin batışını izleyen kör
yetmislerden kalan senfoniyi dinleyen sağır
düzenin yapısına girmeyen yön
bin intihap kanımda sessizliğim kadar ağır
huzur kapısını açtı da bi tek ben mi görmedim?
her yanında yarası olan sence der mi ölmedim
bu ruh, temizlendi kirden artık öyleyim
vazgeçin savaştan sevişten biraz şarkı söyleyin
soyleyinki gökkuşağı çıksın tekrar orda
söyleyinki kapilmasin kimse çaresizliğe
söyleyin ki bilsinler her sokak her salonda
söyleyinki demesinler bir daha gelir diye
söyleyinki kuşlar gökyüzüne degmesinler
söyleyinki olmayalım kötü ve affedilen
söyleyin ki vicdansizlar bir daha sevmesinler
söyleyin ki artık üzülmesin serseriler
tutuşur hayallerim siyah panjurlu evimde yaşayan genç kalenderim
ölüm denen yaratıkla bi daha bulusursam affedin
üzgünüm bu hayat benim.
ben aydınlıktım karanlığı sevdim
belki de en kotu kararimi verdim
eskimiş ütopyamda yazdığım her şiiri tek kalemde sildim. yalanları yendim.
bugünlerde fazla bişey yazmıyorum deftere
zaten bi bedenim bi ruhum yetiyo denizdeki tekneme
bugünlerde günler aynı sanki hergun ezbere
geçmişine zarar vereni gelecekte bekleme.
mutlu günler gelicekse gelsin artık çünkü zamanım kalmadı hiç
tanrı ödülümü versin artık çünkü bir mükâfat almadım hiç
aydınlık karanlığı yensin artık çünkü dünyayı siyah sanmadim hiç
taş kalpliler yansın artık çünkü kimseye kötü bir şey yapmadım hic
sevgilerle, bu kadar.