Teknolojinin geliştiği şu çağlarda çok şanslıyız. Kulaklık diye bişiy icat etmişler her halimize uyum sağlayor. Mutlusundur müzik dinlersin, mutsuzsun kendini. Ben bazen kendimi dinliyorum onunla. Kulaklarımı tikamis oluyorum dünyaya ve öyle iyi hissettiriyoki insana. Kimse olmuyo sadece ben ve ben. Bütün üzüntümü,sıkıntımı,hesaplaşmalarımı tek basima yapiyorum. Kimse olmuyo kimse bilmiyo ve görmüyo orda olanları. Actigim müzik bile bir süre sonra yok oluyo bi başıma kalıyorum düşüncelerimin derinliklerinde. Kimseye anlatamadıklarımı kendime anlatıyorum. Kimsenin bilmediklerini kendime açıklıyorum. Bazen küçük bir çocuk kadar neşeli bazan doksan yaşında bir yaşlı kadar yorgun oluyorum orda. Bir ağacım var mesela altında oturup çok ağladığım. Gözyaşlarım mı, onları kimsecikler görmüyor zaten. Bana benden başkası iyi gelmiyo ve benden baskasi da yardim etmiyo. Dünya harika bir yer, için de bir çok güzellik var. Fakat insanlar çok gaddar. Iki yüzlülük kol gezer olmuş. Herkes çıkarının peşine düşmüş. Kimse karşındakinin kirilabileceğini düşünmez olmuş. Işte bu yüzden şu kulaklarıma taktiğim iki küçük hoparlörleri öyle seviyorum ki, bana huzur veriyolar. Beni insanlardan soyutlandiriyolar. Ben bir tek onları kulağıma taktığımda huzur buluyorum. Yada onlarin ardina saklanip insanlardan kaçıp yanlız kaldığımda....