ruhumokur

Kim demiş gülemeyiz diye? Öylede bir güleriz ki yerleri gökleri inletiriz. Hatta insanları sağır ederiz. Yeterki biz isteyelim, yeterki canımız, keyfimiz ve kahyası bunu uygun görsün. Biz güçlüyüz, kendimiz bile bunun farkına varamasak da içimizde en derinde bir güç var bizi ayakta tutan ve yine biz istersek bu gücü ortaya çıkarabiliriz. Bizim istediğimiz zaman yapamayacağımız hiçbir şey yok. Biz inanmasak da, kendimize ve insanlara güvenmesek de GÜÇLÜYÜZ...

ruhumokur

Kim demiş gülemeyiz diye? Öylede bir güleriz ki yerleri gökleri inletiriz. Hatta insanları sağır ederiz. Yeterki biz isteyelim, yeterki canımız, keyfimiz ve kahyası bunu uygun görsün. Biz güçlüyüz, kendimiz bile bunun farkına varamasak da içimizde en derinde bir güç var bizi ayakta tutan ve yine biz istersek bu gücü ortaya çıkarabiliriz. Bizim istediğimiz zaman yapamayacağımız hiçbir şey yok. Biz inanmasak da, kendimize ve insanlara güvenmesek de GÜÇLÜYÜZ...

ruhumokur

Çoğu şeyi önceden planlayıp yapıyoruz. Peki neden sadece anı yaşamak istemiyoruz ki? Güzel bir olay gördüğümüzde kameraya almak yerine neden o inanılmaz anı izleyip sonrada hatırlamak için aklımızda kalanları yazmıyoruz. Hatırlamak için sadece görmek mi gerekiyor? Okursak hatırlayamaz mıyız? Bence görmeden hatırladıklarımız gerçek anılarımız. Gerçekten hatırlamak istediklerimizi görmemize gerek yok, zihnimiz bunu bize zaten gösterecek aslında ama biz zihnimize bile prangalar vuran insanlarız değil mi? Belli kalıplara uyan, eğer o kalıplardan çıkarsak insanların ne diyeceğinden korkan bir avuç korkağın tekiyiz hepimiz ve kimse bu kalıbı yıkmak için uğraşmıyor. Belliki herkes esir hayatını seviyor, birinin onu yönlendirmesini seviyor ya da mecbur bırakılıyor kim bilir ama unutmayın,
          MECBURİYET DİYE BİR ŞEY YOKTUR...

ruhumokur

Bugün yağmur yağıyor ve bu dünyadaki en güzel şeylerden ikincisi. Birincisi de yağmurun altında deli gibi ıslanmak ve eğlenmek. Delilik yapma isteğimi bugün nedense bir türlü bastıramıyorum ve bu beni daha çok deli ediyor. Neden acaba?
          Düşünsenize dışarıda delicesine yağmur yağıyor, sizin de kafasınızdan silmek istediğiniz düşünceleriniz var. Çıkıyorsunuz dışarıya, güneş yeni batmış hava kararmakla kararmamak arasında kararsız. Kulağınızda en sevdiğiniz müzik var, yağmur üstünüze yağdıkça düşünceleriniz yok oluyor. Harika değil mi? 
          Yağmurun altında kah koşuyorsunuz, kah yürüyorsunuz bazen sadece durup kararan gökyüzüne bakıyorsunuz. Saatler sonra eve dönüyorsunuz, sabah olmak üzere ve siz sırılsıklamsınız, büyük ihtimalle hasta olacaksınız ama umrunuzda değil.
          BÖYLE BİR HAYAT İSTİYORUM LÜTFEN...

ruhumokur

Neyin cezası bu? Mutluluğu hak eden insanlar neden mutsuzluğa mahkum? Biz neden mutlu olamıyoruz? Yoksa mutlu olmayı farkında olmadan biz mi istemiyoruz? Kendi isteğimizle mutsuzluğa mahkum mu kalıyoruz?  Bu kadar düşünce, olay, farkındalık bize fazla değil mi? Sürekli birinin gögesi altında mı yaşayacağız yoksa ayağa mı kalkacağız? Biz neyiz? Neden kurtulamıyoruz istemediklerimizden?  Bizim peşimizi neden bırakmıyorlar, bizden ne istiyorlar ben onu anlamıyorum...

ruhumokur

Bazı insanlar tanımadığı insanların üzüldüğünü gördüğünde bile üzülür. Çünkü empati yapmasını bilir, bir zamanlar ben de böyle üzülmüştüm, benimde canımı yakmışlardı der. Onun acısına ortak olmak, geçecek demek ister ama unuttuğu bir şey vardır o yara geçmez, o yara kapanmaz. İnsa sadece alışır, öğrenir acıyla yaşamayı canı acıyarak. İlk başlarda kendini avutur, geçeceğine inanmak ister ancak zaman geçtikçe anlar geçmeyeceğini, ona alışmak ZORUNDA kaldığını. Canın en çok o zaman acır, en çok o zaman üzülür sığınacak kanat arasın ama o da yoktur. Tek başına ayağa kalkarsın bir süre sonra, acılarınla yaşamayı öğrenir, daha da güçlenirsin. O zaman yanında olmak isteyen kimseyi yanına alma, bil ki düşüşe geçtiğinde yine yanında olmayacaklar...

ruhumokur

İnsanlar kendini hep büyük görür derler, biz kendimizi normalden de küçük görüyoruz. Bu boy ya da kilo değil yanlış anlamayın. Ben de kilolu bir insanım ve bu umrumda değil açıkçası. Bu küçüklük insanların büyük lafları ve kendini yüksek göstermen çabası altında olduğun gibi durmaya çalışmak ve ezilmeme çabası!
          Biz şu zamanda insanlara, çocuklara büyük laf etmeyi ya da başkasını küçümsemeyi değil herkesin eşit olduğunu öğretemiyorsak yanlışı bunları yapanda değil kendimizde aramalıyız. Bunları onlar da öğrenmek istemedi belkide, insanların yaptığı hareketler buna vesile oldu. Olamaz mı?

ruhumokur

Boş günlerimizi geride bırakırken kendi hayatımızdan mı çalıyoruz? Yoksa hayatın bize sıra vermesini mi bekliyoruz? Hayata bağlanmak için elimizden gelenin daha daha fazlasını yapmaya çalışıyoruz, peki yapabiliyor muyuz?
          Hem de fazlasıyla yapıyoruz, bizi görmeyenler, duymayanlar olsada biz onlara aldırmıyoruz. Kendimize odaklanıyoruz ve savaşıyoruz. 
          PEKİ KAZANABİLECEK MİYİZ?
          Bilemeyiz, kazanabilmek mutluluk verici, gurur verici ya kazanamamak...
          Kazanamamak bize cesaret veren ayağa kaldıran güçlendiren tek şey emin olun ve korkmayın. Ayağınız yere sağlam bassın.

ruhumokur

Nedir bu hayatın tanımı? Daha doğrusu var mıdır?  Sadece var olmak mıdır hayat? Neden geldik biz bu dünyaya? Acı çekmek için mi, üzülmek için mi yoksa sıradan yaşayıp ölmek için mi?
          Neden varız , burada ne işimiz var diye geçiriyorum içimden bazen hatta neredeyse her gün.
          Var olmak aslında hayata meydan okumak anlamına geliyor. Ne kadar acı çekersek çekelim hep ayağa kalkmıyor muyuz? Kalktığımız an yine acı çekmeye başlıyoruz ama asla pes etmiyoruz. Peki neden pes etmiyor, kaderimize yenik düşmüyoruz? 
          Kısacası neden hep karşı koyuyoruz? Karşı koymak doğamızda mı var yoksa inatçı mahlukların teki miyiz? 
          Bence bize sadece biraz mantık ve farklı düşünce tarzları lazım. 
          Yani inatçı olmayında aklınızı gözünüzü açın ;)

ruhumokur

Sizce patatesin en güzel hali ne?
          Evet bence de çok saçma bir soru ama güzel inkar etmeyin. Hepinizin ekrana bakıp gülümsediğini biliyorum. Hepimizin bilmesek duymasak da beklediğimiz hissettiğimiz bir şeyler var. İçimizde bir boşluk, bir eksikliik var ama ne? Nedir bizi yarım bırakan? Nedir bizi yalnızlaştıran, neden bu kadar hırçınız? Kimseye güvenemiyoruz neden? 
          Biz yokuz aslında bedenen bir yerde olmak orada olmak değildir. İnsanın ruhu orada değilse bedeni oraya sürüklenmiştir sadece...
          İlk soruyla hiç alakası olmayan konulara giriş yaptım galiba.
          @ruhumokur ruhlarınızı okumak istiyor. 
          Bedeniniz değil ruhunuz burada mı?