dört yıl önce bugün kaybettim seni. inanmak istemedim, kabullenemedim. yanlış teşhistir dedim, yaralanır belki ama ölemez o dedim. kurşun onu öldürmez, o güç alır yaralarından dedim. sanki uyuyor gibiydin abim, üzerinde o formayla o tabuta yanlışlıkla konulmuş gibiydin. kalk dediğimde kalkmadın, derin uyur o uykucu dedim. hâlâ inanmıyorum biliyor musun, kapıdan bir anda girip çay koy da karşılıklı içelim diyecek gibisin. her şeyin daha dün olduğuna inanmak istiyorum sadece. mesela ilk gitarımı aldığın zamanı hatırlıyorum, benden daha heyecanlıydın öğrenmem için. bana çalman için alıyorum haberin olsun demiştin bir de. gerekirse sokakta çal ama çal demiştin. aldığın ufak tefek harçlıklara bana çikolata alışlarını da hatırlıyorum, bunları boşuna yapmıyorum ileride büyünce sen de bana yemek ısmarlayacaksın deyişini. büyüdüğümü kabullenemeyişini, yanımda erkek gördükçe delirişini, asılan olursa uzakta olsa bile haber vermemi ve bir şekilde halledeceğini, paraya ihtiyacım olursa çekinmeden senden istemem gerektiğini, kendi düğününe bile ben kötüyüm diye benimle ilgilenip geç kalışını, her ağladığımda babamla kavga edişini, beni savunuşlarını, hassas noktan olduğumu her seferinde gösterişini, üzerime titreyişlerini, elektrikler gittiğinde soluğu direkt benim yanımda alışını, kocaman kız olduğumu söyleyip benimle şakalaşışını, bana asla küs kalamayışını ve haksız olsam bile gelip beni öpüşünü asla unutmayacağım. çocukluğumu güzel kılan tek şey sendin, bana kendimi sevmeyi öğrettiğin için teşekkür ederim. kardeşinin seni çok sevdiğini ve her zaman seveceğini asla unutma.