"Durakta dakikalardır otobüsümün gelmesini bekliyordum. Kulaklığımda çalan şarkı aniden kesilmişti. Kulaklığım şarjı bitmişti. Rahatsız bir biçimde onlarca kişinin bulunduğu bir durakta tek başımaydım. Kulağıma sürekli kahkaha atan insan sesleri doluyordu. Bence hepsi bana gülüyordu. Dışarıdan o kadar aptal görünüyordum ki herkes bana bakıp, bana gülüyordu. Bu onlarca insan içinden ayırt ettiğim bir babanın ve oğlunun konuşmaları dikkatimi çekti. Eğer daha fazla insanların bana baktığını düşünmeye devam edersem kafayı yiyecektim. Dikkatimi bu ikilinin konuşmasına verdim. En fazla 5 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bu çocuk babasına otobüsün gelmeyişini yakınıyordu. Babası da onu çok hevesle dinleyip, derdine derman olmak için çabalıyordu.
"Gelecek oğlum, en fazla 3 dakikası var," Gözlerim onlara dönmüştü. Adamın boyu çok uzundu, oğluna yetişmek için eğildi. "Biliyorum, bugün çok yoruldun. Söz veriyorum 3 dakika içinde gelecek ve biz evimize gideceğiz oğlum." Oğlunun alnından öptü ve sarıldı. Kocaman kollarının arasında küçücük çocuk kayboluyordu. Gözlerime yaşlar dolmuştu. Bu dünyada bazı babaların, gerçekten baba olduğunu bilmek çok güzeldi. O baba, verdiği sözü tuttu. Otobüs 3 dakika içinde geldi ve evlerine gittiler.
Canım yanıyordu
Benim babam, bana yüzlerce söz vermişti. Hiçbirini tutmadan, beni de arkasında bırakıp gitmişti"
dilhun-yara2