sakaryalideli
Kayra, dudaklarının kenarında beliren o tanıdık, küçük gülümsemeyle bir adım yaklaştı. "Sonrisa," dedi. Bir an anlamadım. Kaşlarımı kaldırıp baktım. "Ne?" Kayra elini kaldırdı, başparmağını çeneme dokundurdu. Hafifçe yanağıma sürtündü. Dokunuşu o kadar hafifti ki, neredeyse gerçek olup olmadığını sorguladım. Ama tenimde bıraktığı sıcaklık her şeyi fazlasıyla gerçek kılıyordu. "Sonrisa," diye tekrarladı. "İspanyolca bir terim." "Doğ-" Sözümü keserek konuşmaya devam etti, sesi daha da yumuşak, neredeyse fısıltıydı. "Kişinin gülüşünü anlatmaya kelimelerin yetmemesi..." Gözleri doğrudan dudaklarıma kaydı, sonra tekrar gözlerime. "O duygu… O his…" Nefesim hızlandı. "Yani," dedi, başparmağıyla yanağımda hafif bir daire çizerek, "Senin gülüşün."
sakaryalideli
İçimde bir şeyler ters döndü. Midemde kelebekler uçuşmaya başladı ama bu bildiğim bir his değildi. Daha derin, daha yakıcıydı. Kayra, bakışlarını gamzelerime kaydırdı. Elini çeker gibi oldu, ama sonra başparmağını yanağımdaki çukura hafifçe bastırdı. "Ve bu gamzeler…" diye mırıldandı, gözlerinde hafif bir hayranlıkla. "Çok güzeller." Kalbim tek bir sert atış yaptı, sonra temposunu tamamen kaybetti. Bir şey söylemem gerekiyordu, bir şey yapmam gerekiyordu ama Kayra’nın gözleri beni olduğu yere çivilemişti. Ve sonra, çok yavaş bir hareketle, eğildi. Nefesim kesildi. Dudakları, gülüşümün tam üzerine kapandı. Önce durdum. Şaşırdım. Ama saniyeler içinde dünyadaki her şey bulanıklaştı ve tek gerçek olan şey, onun dudaklarının sıcaklığıydı. İlk başta usulcaydı, nazik. Ama sonra, dudaklarımı kıpırdattığım an, Kayra’nın elleri yüzüme yerleşti ve her şey daha da derinleşti. Beni tamamen sardığında, içimde tuhaf bir gerçeklik çöktü. Sonrisa... O his, kelimelerle anlatılamayan şey. Kayra’nın öpüşü, dudaklarımı terk ettiğinde bile içimde kaldı.
•
Reply