Geldin…
Bir bahar müjdesi gibiydi gelişin…
Rahmetinle kandık, şifa bulduk.
Bir düzeni getirip kuruvermiştin, karmaşada çalkalanan hayatımıza.
Üzerine alışıvermişiz, sanki hiç karışmamış bir hayatın parçası gibi…
Şimdi gidiyorsun…
İncecik bir hilaldi varlığın önce, sonra ayın ondördü gibi parladı
yüreklerimiz varlığınla, birden gözlerimiz gökyüzünde incelen hilale takıldı yeniden.
Firakın hüznü kapladı ufkumuzu, içimize gidişinin burukluğu çöktü.
11 ay yoksun yine, veda vakti şimdi, gidiyorsun…
Seni beklemekle geçecek vakitlerimiz, dualarımız hep aynı olacak; “bizi tekrar eriştir rahmet ayına Rabbim.”
Gelişinle ne kadar sevindiysek gidişin o kadar büktü boynumuzu.
Dünyamıza inen rahmet sağanağı, nur halesi bitmesin, kalan vakitlerde de sürsün istiyoruz.
Bize getirdiğin serin havayı, sükuneti, merhameti, hoşgörüyü yayalım ayların kalan onbirinede.
Dualarımız Leyle-i Kadirdeki gibi varsın Rabbin katına.
Öylesine bekliyor, öylesine istiyoruz…
Şimdi veda vakti.
Veda etmek zor geliyor, güle güle demiyoruz, sadece şükrediyoruz bir Ramazanı daha bahşedene.
Ve diliyoruz ki; NİCE RAMAZANLARA ERİŞTİR BİZİ YA RABBİ… ERİŞTİR YA RABBİ…
Elveda
ey şehr-i Ramazan”
derken; “misafiri hoşnut göndermenin yollarına bakalım” derim vesselam..!