Gözlerinden yaşlar birer birer süzülürken dizlerinin üzerine çöktü.
O gün o çok sevdiği yağmur dan ilk kez nefret etti.
Vücuduna düşen yağmur damlalarından nefret etti.
Yağmur damlalarının çıkardığı o güzel sesten nefret etti.
Sevdiği ile yağmurda ıslanamayacaksa, altında dans edemeyeckse ne anlamı vardı yağan yağmurun?
O gün yağan yağmur dan çok kendinden nefret etti.
Sevmeyi beceremeyen biri en fazla ne kadar sevilebilir di ki?
Belki biraz daha sevdiğini belli etse böyle olmazdı.
Ama kendini sevemeyen biri başkasını sevemezdi.
Çok çalışmıştı sevgisini göstermeye, hissettirmeye.
O gece toprağın üzerindeki ayak izleri gibi sevgiye dair olan bütün her şey yağan yağmur ile yok olup gitti.
Geriye sadece acı dolu geceler kaldı.