saturndekiada

Kendi içimde bir katil, dışımda duygularını satan tacir, kafamda bir mezar bekçisi ve hayatta bir hiç, olarak yaşıyorum. Ya da yaşadığımı zannediyorum`️

saturndekiada

Boşluğa düşmenin verdiği acı ilmek ilmek işlediği boşluğu açarken örülmüş duvarlar gözlerimin hissettiği yanık ile kızarıp göz yaşlarının firar etmesine engel olmadan göz yaşlarıma esir olmaya razı oluyorlar. Ve bir damla firar ederken kendine karşı koyduğunu anlayıp pes ediyor. Kendimden kaçmak bu kadar kolay oluyorsa, ölümün kara gölgesi kovalasın beni. Canım yansın. Kendimden korkuyorum ben...

saturndekiada

Gri ve lacivert ne kadar benziyor, hiç düşündünüz mü? Gri de arafın derin kuyusu, beyaz ve siyahın kaderi. Lacivert ise mavi ile siyahın araftaki derin kuyusu, mavi ve siyahın kaderi. Lacivert ve gri birbirinden nefret ettikten sonra renk körü olmak için gömülmek gerekiyor, göz kapakları kapanana dek ıstırap çektiriyor.

saturndekiada

Yalandan güldükçe yalanlar ıstırap çeşmesini kurutuyor. Ağlayan göz yaşı çıkınca ortaya ben ağlayamıyorum. Göz yaşlarım pınarlarını terk ederek dipsiz bir kuyuda ruhumun kırık ince camlarını en uçsuz bucaksız köşeye batırıp sessiz çığlıkları kafamda tebessüm eden cesetlerin mezarlığına gömüyor. Canım mı? Yanmıyor. Kül olan hiçbir şey yanamaz.

enes58585

@ wheskey   bana göre 
Reply

saturndekiada

@ wheskey  mantık kavramı var mı bu devirde?
Reply