saturnuncigliklari

Cellat , ayrılığın boynunu vursun..

de-profundis

          canım,
          birini pencere kenarına çiçek koyacak kadar sevmek lazım.
          his boşluğu ve iç burkulması diye bir şey varmış.
          çok sevince anladım.
          hayat, o evde yerin yok diyor. yerini bil.
          evdeki ve sokaktaki tüm savaşları kaybettiğim yerdeyim.
          hala güzel olduğunu bilmeden, güzel duranı seviyorum.
          ellerini takip ediyorum, hala.
          elin ısısıyla kalbin ısısı birbirine ne yakınmış.
          kalp sıkışıyor, el buz.
          yüzümü yağmura uzatsam geçecek diyorum.
          geçmiyor.
          ev buz.
          anlamaktan yoruldum.
          sarılmaktan.
          sen, o evde - sarılmaktan korkanların en uzağında dur, olur mu?
          öyle birine aşık ol ki, her şeyi unut. dans etmeyi hatırla.
          birini pencere kenarına çiçek koyacak kadar sev.
          çok sev. çok küs. çok barış.
          ellerini takip et sonra.
          ellerinde ne gördüğümü bulursan sonunda, gülümse.
          güzel gülene aşık ol.
          aşık olursan bir gün benim kadar... 
          yüzünü yağmura uzat.
          geçti, geçti desin biri.
          hiç geçmesin.
          artık senin de bir şiirin var!
          geçti...geçti...
          
          

de-profundis

@ de-profundis  sen bana kalbini çoktan verdin ki(': 
Reply

saturnuncigliklari

@de-profundis sana kalbimi verebilirmiyim?
             <3
            Artık benim de bir şiirim var :')
Reply

saturnuncigliklari

Sizi , insanları mutlu etmek, doğayı süsleyip güzelleştirmek için var edilmiş bir kus gibi düşündüm. Gökte kanat açan ufacık , cana yakın bir kuş... Ah Varenka ! Farklı acılar ve kederlerle yaşayan bizlerin , gökteki kuşların o doğal , o saf sevinçlerine özenmemelerine imkan varmı ? Şu elimdeki kitapta da söz edilmiş bunlardan ; üstelik hayli uzunca. Mevsim ilkbahar ; fikirler duru , özenli , ekili, sevimli , etrafımızdaki her şey tozpembe...  Bunların hepsini kitaptan , oradaki şiirlerden aldım. Yazar, kitabının bir yerinde şöyle anlatıyor hissettiklerini :
               "Neden bir kuş değilim, Tanrı'm , vahşi bir kuş! "
          
          -İnsancıklar 
          Dostoyevski

saturnuncigliklari

Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
          
          Farkına bile varmadan?
          
          Nasıl etmeli de ağlayabilmeli
          
          Ayıpsız,
          
          Aşikâre,
          
          Yağmur misali?
          
          Neylersin alışkanlık
          
          İçin kan ağlarken yüzün güler
          
          Dikilitaş gibi dinelirsin yine.
          
          Yavrum, erişmek ne müşkülmüş meğer,
          
          Anneler gibi ağlamanın yiğitliğine?
          
          
          *Nazım Hikmet