Ben çocukken o kadar sessiz ağlardım ki, bazen kendim bile fark etmezdim ağladığımı... Çoğu zaman gölgelere saklanırdım. İnsanların içine çıkınca da hep şirin, o başı okşanmak istenen sevimli kız olurdum. Ben hep kendimi nasıl sevdirebileceğimi düşündüm. Hiç kimsen yoksa kendini sevdirmek zorundasındır... Babalarından şikayet eden kızları can kulağıyla dinledim. Benim kavga edecek bi babam olmadı. Bana bağırıp çağıracak sonrada pişman olduğunda gelip ne diyeceğini bilemicek bi babam olmadı. Yediklerime karışan bi babam olmadı. Okuduğum kitapları, seyrettiğim filmleri, dinlediğim müzikleri gizlice kontrol eden bi babam olmadı. Eve beş dakika geç kaldığımda başıma bi iş gelmiş olabileceğini düşünen bi babam olmadı. Erkek arkadaşım olduğunu öğrendiğinde dünyası başına yıkılan bi babam olmadı. Çevremin beni kötü yola düşürmeye çalışan adamlarla dolu olduğunu düşünen bi babam olmadı. Bütün kızların vardı kavgalı olduğu bir babası. Ve hepsi bütün o kavgalardan sonra dönüp dolaşıp yine barışmışlardı babalarıyla. Birbirlerini anlamış, her şeyi affetmiş, eski günlere dönmüşlerdi. Çünkü bir kızın kalbi her zaman babasına aitti. Babasının da kızına. Benim hiç kalbim olmadı.