sefilist

evimize gramafon alalım, bir kaç da plak. ve eski bir şarkıda saatlerce dans edelim.

sefilist

ve güz geldi ömür hanım. dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. insanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. yağmur ha yağdı ha yağacak. incecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. hüznün bütün koşulları hazır. nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve yüzüm ömrümün atlası; düzlükleri bunalti, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. yaşamak bir can sıkıntısı mıdır ömür hanım?

sefilist

yağmur yağıyor ömür hanım...gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına... ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük, bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum. seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katından?
Reply

sefilist

her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar? göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu? bir güz düşünün ki ömür hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış, böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa başlangıcı olmak değil midir? yaşamı düz bir çizgide tutmak tükenmektir. yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman, yaşamak nasıl yenilik olur tükenmek değil de?
Reply

sefilist

sesler. hiç susmuyor. çok kızgınlar. birbirlerine. sanki kurtulmak istiyorlar. kendilerinden, yaşamaktan, acı çekmekten, sesler, yükseliyor. korku yayılıyor etrafa. pusuda bekliyor acı. sesler yine yükseliyor. ellerim titriyor. durduramıyorum. sesler yakınımdan geliyor, çok yakınımdan. uzaklaşıyorum. siniyorum bi köşeye. nerede olduğumu anlamıyorum. sesler izin vermiyor. sussunlar istiyorum. yeter diyorum yeter artık. sesler gidiyor. fısıltıya dönüşüyor, ben korkuyorum. bu sefer bileğimdeki sızı kendini belli ediyor. koca bi çizik. derin. çok derin. kim yaptı bilmiyorum. saçlarım. yolmak istiyorum hepsini. tek tek. yalnız kalmak istiyorum. duvarlar, artık beni sevmiyor. kimse saçımı okşamıyor. ben dönemiyorum. beş yaşıma, dönemiyorum. korkuyorum. çok korkuyorum. kimse görmüyor. kimse bilmiyor. sancım büyüyor. ben. ben ölüyorum.

sefilist

alnımı dayayıp camlara. turuncu bir yangına, ayaklanan anılara. dayayıp alnımı akşamlara. günün bitişini seyrediyorum saatlerce. gözlerimi kırpmadan başımı çevirmeden. bir gün -diyorum- kısacık bir gün. nasıl da benziyor, insanın bütün bir ömrüne...