Çok erken gelmişti ayrılık, yollarımıza.
Oysa ki çok uzak diyarlardan gelip bulmuştuk birbirimizi.
Onca yolun karşılığı bu mu olacaktı?
Öylesine sebepsizce mi gidecektik birbirimizden?
Hani söz vermiştik ya,
Daha göz yaşlarımız kurumadab yolcu etmiyecektik içimizdeki çocukları, diye?
Verilmiş onca sözümüz varken,
Hiç biri tutulmadan mı yok sayılacaktık?
Peki giderken neden ardımızda kalan bize defalarca bakıyorduk?
O yolu yakabilirdik.
Evet, yakıp söndürebilirdik.
Peki ya içimizde yanan o sevgiyi nasıl söndürecektik?
Hâlâ zaman vardı...
Sadece birimizin koşup tutması gerekiyordu o göz yaşlarını....