Bana doğru bir adım attı, ellerini arkasında birleştirdi ve gülerek "Nasılsın Selim?" Dedi. Konuşmak istediğini anlamakta zorlanmadım, bir geri adım attım. Konuşmak değil kaçmak istiyordum, bana bir adım daha attı. Konuşma sürdükten sonra derse gidiyorum diye kaçtım, bir ara odama gel konuşalım dediğinde reddedemeyeceğimi biliyordu. Yabancıların en yakınıydı o bana. Özel biri olduğumu ve dehâ olduğumu söyleyip, sürekli fikirlerimi dinlemek istiyordu. İçinde olduğum kararsızlığı değil en mükemmel başarılarımı biliyordu o, duyduğu hayranlık ise bunun bir sonucuydu. Yine de onun gözleri gülerek konuşmasını sevmesem de reddetmeden "Yarın geleceğim, hediyem var sana" dedim. Acaba bilim dergileri ve benim makalelerimi sevecek mi?