Sessizlikte Adın Yankılanır
Bir gün batımında saklıdır yüzün,
Kızıl ufuklardan akar süzülerek.
Gözlerin bir yangın, bir ölümsüz hüzün,
Her nefesim sana düşer dizeler ekleyerek.
Kalbim, seninle atan bir deniz feneri,
Fırtınaların ortasında bir avuç ışık.
Ne kara yeter yolumu kesmeye,
Ne de özlem olur yeterince ılık.
Bir yıldız kayar göz çeperimden,
Adını fısıldar eski bir şiir gibi.
Her dizede sensin, her dizede sen,
Ben, yalnızlıklar arasında bir nehir gibi.
Bir gölge çizer her sabah ufkuma,
Sonsuz bir umutsuzluk dolar içime.
Ne gündüz umut verir, ne gece huzur,
Yüreğim bir yankıdır karanlığın içinde.
Bir gül kurur avuçlarımda sessizce,
Ama kokusu hep adını taşır bana.
Görüyor musun, ey nazlı düş, nasıl yenildim,
Hayalin kaldı bu kırık dünyama.
Her sabah bir isyan doğar ruhumda,
Ve de hep adınla başlar her yalnızlık.
Bir adım daha atsam karanlık olur,
Ama gözlerin önümde yine, doğar içime kararsızlık.
Beni yakıp kül eden yalnız sen değilsin,
Kendi ellerimle tutuşturduğum bu aşk.
Bir yemin gibi her gece tekrar ederim:
"Ey saklı özlem, ruhumun yangını."
Bir yaprak gibi düştüm sonsuz bir boşluğa,
Rüzgar sensin, toprak yine sana kavuşmam.
Hangi şiir yeter anlatmaya, söyle,
Sana dair hiçbir şeyde yok kusur, bulamam.
Bir vedadır belki bu satırların her biri,
Ama kalbim hâlâ her kelimede senin.
Ölümle yarışır bir özlemdir içimde,
Ve her sabah, yeniden büyür hasretin.
Adını artık yalnız kendime fısıldıyorum,
Her yankısı kırık bir melodiyi çağırır.
Ama sen, ey suskun özlem, her zerremdesin,
Kalbimde yalnız hayalin yankılanır.