semavdss

:)) 

semavdss

Bir an var. Gözlerini bana değdirdiğin ve masadaki herkes kalkmasına rağmen, senin sorarcasına bana baktığın bir an. Ben o an... O an senin maça kızı olduğunu anlamıştım. Anlamıştım fakat bunu kabul etmem uzun zamanımı aldı. Bir de sen, elli iki tane kart içinden gidip maça kızı deyince... Açıkçası, maça kızının hayatıma bangır bangır girmesi, beklediğim bir şey değildi. Aslında maça kızının hayatıma girmesi bile beklediğim bir şey olmayabilir. Sen benim altı yaşımdan beri, yolculuğumun en güzel duraklarısın. Gelmesini hep beklediğim, hakkındaki rivayetlere aldırış etmediğim, anlamı baki olan ve gün geçtikçe deliriyor olmaktan korktuğum yaşam işaretimsin. Sen benim kaderimsin Nazlı. Nerede aramam gerektiğini bilmediğim ama deli divane aradığımsın.

semavdss

Gözleri gözlerime değdiğinde, sol kirpikleri arasından bir damla yaş süzüldü ve gamzesine yerleşti. "Bana neden söylemedin?" dedi. Kalbinin acısı, tarazlı sesinin tınısına karışmıştı. Kamufle ettiğim duygularıma sıkı sıkıya sarılarak yanına oturdum. Gözleri gözlerimden ayrılmazken, göz pınarlarında yaşlar birikiyordu. "Bana nasıl söylemezsin, Nazlı?!"
          
          "Beni ilgilendirmiyordu," dedim.
          
          Dudakları titrerken, "Bebeğimizden bahsediyorum," dedi.

semavdss

Bu akşam durmayan gözyaşlarım, Nazlı'nın hırkasının kokusuna karışırken, matı yere serdim ve uzandım. Hırkayı göğsüme bastırdım. Kurşun yaramın üzerine. Alyansı avucumda. Kırk beşinci güne girmek üzereyiz ve nerede olduğunu bilmiyorum. Nasıl? Üşüyor mu? Karnı tok mu? O çabuk acıkır. Ya özlediyse beni? Ya bana ihtiyacı varsa? Ya yakarıyorsa benim gibi, onu bulayım diye... Sabır gerekiyor. Sabır ve güç. Umudumu yitiremem. Umuda onu bulana kadar tutunmak zorundayım.
          
          Allah'ım nasıl geçecek zaman?
          
          Bir gün...
          
          Ama elli dördüncü ama yetmiş dördüncü günde...
          
          Bir gün...
          
          Bir gün, yine ona sarılarak uyuyacağım

semavdss

Çok zordu. Sen, seni sevdiğini sandığın adamın aslında seni sevmediğiyle yüzleşiyordun. Ben ise sevdiğim kadına acı çektiriyordum. Benim için de zordu. Acı çektiğini görmek, acılarını dindirememek, sana acı veren olmak... Çok zordu. Günleri sayıyordum. Bir an evvel 8 Kasım gelsin istiyordum. Sana daha fazla acı çektirmemek için... Fakat 8 Kasım'dan sonra bir daha kokunu duyamayacak olmak da beni derinden yaralıyordu. Zaman geçmesin istiyordum. Araf. Seni öldürdüğümü inkar etmiyorum sevgilim ama ben de öldüm seninle, buna inan.