sentiate

Yok oluşumu izliyor ve bundan zevk alıyorsun.  Ben bir kez daha beni defalarca kovduğun eve geri dönüyorum. Gözlerinde yine o acımasız soğuk bakış ve oturmak zorunda olduğum talihsiz yemek masası. 

sentiate

Sevgisi zehir gibiydi; yaktı, acıttı, yitirdi içimdeki karşılığı.
          Farkında bile değildi.
          Ben farkındaydım. Şarkılar farkındaydı.
          Yürüdüğüm sokak adımlarımı saydı: "Eksik." dedi, anladı.

sentiate

Yarın beni arasan olur mu? Numaramı değiştirdim ama bulsan bir yerlerden, özlemiş olsan beni...
          Yarın 'bir arkadaş' olmaktan daha fazlasını hissederek uyansan olur mu? Hayatım boyunca o günü bekledim.

sentiate

Gülüşü öyle güzeldi ki...Deniz onu kıskanır, gamzeleri misali dalgalanırdı. Gözleri yıldızları utandırırdı ışıltısıyla. Hayran bakışlarımı üzerinden çekemezdim. Benim manzaralarım onun varoluşuydu. Boyalarımı ona akıtmış, şiirlerime onu taşımış, müziğimi ona saklamıştım. 

sentiate

Ardında bıraktıklarınla konuşuyorum yine,
          Sustuklarınla, yazdıklarınla,
          Ve çoğunlukla kendimle.
          Sabahlara karanlığınla başlıyorum,
          Gecelere aydınlığınla.
          Bir paradoks sanki
          Söylesene ne zaman gittin
          Taşın üzerine kazınan tarihler silik
          Söylesene nereye gittin

sentiate

Günlüğünü okudum,
          Benden sahiden nefret ediyorsun.
          Oldukça basit aslında;
          Senden önce ve senden sonra.
          Senden önce kimsem yoktu.
          Günlüğünü okudum,
          Bana ihtiyacın var. 
          Duygularımı ikiye bölüyorsun.