“Esse est percipi.” demiş Berkeley, yani; “Var olmak algılanmaktır.” Hayyam, rubaisinde bunu şöyle anlattı;
“Ben olmayınca bu güller bu serviler yok.
Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.
Ben düşündükçe var dünya ben yok o da yok!”
Veysel’in “Güzelliğin on par etmez şu bendeki aşk olmasa.” dediği de bu. Hatta Einstein’ın izafiyet teorisinde de bahsettiği şey bu. Herkesin dünyası, algıladığı zamana ve mekana göre var. Saraylarda oturanların dünyası ile, gecekonduda yaşayanın dünyası hiçbir zaman aynı olmaz.
“Esse est percipi.” demiş Berkeley, yani; “Var olmak algılanmaktır.” Hayyam, rubaisinde bunu şöyle anlattı;
“Ben olmayınca bu güller bu serviler yok.
Kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
Sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.
Ben düşündükçe var dünya ben yok o da yok!”
Veysel’in “Güzelliğin on par etmez şu bendeki aşk olmasa.” dediği de bu. Hatta Einstein’ın izafiyet teorisinde de bahsettiği şey bu. Herkesin dünyası, algıladığı zamana ve mekana göre var. Saraylarda oturanların dünyası ile, gecekonduda yaşayanın dünyası hiçbir zaman aynı olmaz.
Sevgi kelimelerle ifade edilmez, hissettirilir. Birinin sizi sevmediğini hissediyorsanız, bu kesinlikle doğrudur. Sevgi, hata payı olabilecek bir his. Fakat sevgisizlikte bu pay yoktur. Bu yüzden; istenmediği kapının eşiğinde durmak, insanın kendisine yapacağı saygısızlıktır.
Bir doktor hayatımı kurtarabilir, bir avukat hayatımı savunabilir, bir asker hayatım için savaşabilir, ama sadece sen bana hayatın gerçek anlamını verebilirsin. Seni seviyorum!
"❤"