Durp giden zaman aslında durmuyordu değil mi ? Devam ediyordu. Peki biz neden durduğunu düşünüyorduk ? Aslında dursa ne güzel olurdu değil mi ?
Ama durması gereken zamanda durmalıydı bence. En mutlu olduğumuz anda. Ama bu zaman olarak adlandırdığımız kavram. En mutsuz en sevmediğimiz anlarda duruyordu.
Bende de durdu ama öyle bir durdu ki , sadece zaman durmadı. Suyun akışı , yaprakların düşüşü , insanların gülümsemesi bile durdu. Kısacası hayat durdu. Kalbimde kos koca bir sonbahar bıraktı.
Kalbimde sonbahar yaşatmakla kalmadı. Kışı da yaşattı. Yağan kar altında kaldım. Enkaz altında kaldım.
Sana sesleniyorum koca yürekli adam ; duydun mu çığlıklarımı ? Söylesene ben o enkazın altından bağarırken sesimi duydum mu ? Senin adını zikrederken neredeydin ? Söylese ne neredeydin koca yürekli adam.
Sana en çok ihtiyacım olduğu zamanda beni bir başına bıraktın. Hiç mi vicdanın sızlamadı ? Peki şimdi niye geri döndün ? Yine kırmak için mi ? Yine enkazın altında bırakmak için mi ?
Ama sana kötü bir haberim var koca yürekli adam kalbini kırabileceğin bir ben kalmadı. Sen benim kalbimi paramparça edip bir yerlere savururken , gormedin o parçaları.
Şimdi o parcaları toplayacak ne bir sen ne de tekrar paramparça edebileceğin ben kaldı.
Hoşçakal koca yürekli adam hoşçakal....