serzenis

yalnızdır soğuk ruhum ardından. 

serzenis

serzenis

kalbimden neler geçtiğini, kafamda biriktirdiklerimi, tasarladığım her şeyi bildiğini düşünüyorum. en azından tüm bunları hissettiğini. belki de böyle bir beklenti benimkisi. çünkü bunları sana asla söylemeyeceğim, söyleyemeyeceğim. oysa o kadar dilimin ucundalar ki, rüzgar esse düşecekmiş gibi, gözlerime baksan, giderken başını birkez geriye çevirsen, ağzımdan dökülüverecek kadar dilimin ucunda. uzunca susuşlarım, ağzımı bile açmadan öylece kalakalıp, bakışlarımı kaçırışım bundan. burada hava her geçen gün soğuyor. zaman diyorum, biraz daha zaman. dilimin ucundaki kelimeler bu kışında donmazsa bir daha ki yıl uçmayı öğrenecekler. biraz zaman diyorum, kalbimin bir tarafı sıcak kalabilirse bu kış, bir delilik daha yapacağım. ne bir portakal bahçesinde dolaştım, ne de bir pasta treninde yolculuk ettim. çiçekler bir açmaya görsün, bir çılgınlık yapıp hatırla öleceğim. aslında seni çok özledim. 
Reply

serzenis

ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ

serzenis

ve sonra sen çıktın karşıma Allah'ın bak sana ne yazdım deme şekliydin. 
Reply

serzenis

filmin sen kısmı. 
            hayatın bir yerinde kırılma noktasıyla karşı karşıya gelir insan. bizim hikâyemizin akışına göre birçok hikâyede olduğu gibi sen de bir gün gidecektin ve ben nasıl bir duygu yaşayacağımı şaşırmışken, kendimi kırılmış bulacaktım. daha seninle ilk karşılaştığımda bir korku yaşamıştım. gözlerimi senden ayırdığım anda kaybolacakmışsın korkusu. o an seninle yerli ya da yersiz bir şey konuşmazsam, başkası sana bir soru soracak ya da seni muhatap kılan bir cümle edecek ve sen yönünü benden çevireceksin gibi. tehlikeli sular gibiydin ve boyumu aşıyordu gözlerinin derinliği. benim film gibi hayatım kendi yolunda devam ederken yolum sana çıkmıştı. ya da senin yolun bana. sen bakma şimdi böyle şeyler yazdığıma ama o anda sen bana bakmıştın, ben de sana. neticede hem yolumuz hem de biz kesişmiştik seninle. 
Reply

serzenis

serzenis

olur da aklına gelirsem; artık beni kime sorsan, az önce gitti kadar yakınında ve hiç bulamayacağın kadar uzağındayım. dudaklarında ölsün bana söylemeyi tüm ertelediklerin. 
Reply

serzenis

dudak payım. 
            seni sevdiğimi çok söyledim ama sen yoktun. sana dair cümlelerim provadan öteye geçmedi. iki kalbin birbirine denk gelmeyen ritinleriydik. ben kendimi seni seviyorken bulmuştum ama bulunduğum yerde senin beni sevmenden eser yoktu. bir olasılıktan öteye geçmeyen bir şeydin. baktığın hiçbir yönde olma şansım yok gibiydi. sen ne yana dönsen, ben sanki orada yoktum. adın cümlelerimizin halay başıydı ama biz bir türlü birbirimize ayak uyduramıyorduk. beni muhatap alan tek kelimen nasılsın demek oluyordu. ve her seferinde cevabımın içi yalanla doluydu. iyiyim. hayatın dudaklarıma pay diye verdiği tek şey, sadece ismindi. şimdi yoksun. arada kendim duyucak kadar anıyorum adını. dudak tiryakiliği malum, kolay bırakılmıyor. 
Reply

serzenis

serzenis

çok sigara içerdi o fikret. ben mevcut bir savaşın ortasında bile onu sigarasıyla gördüm. vazgeçmişti. ben mevcut bir savaşın ortasında onun için onunla birlikte savaştığımı düşünürken o bizden çoktan vazgeçip bir sigara dumanını içine çekti. o gün bugündür, onun çektiği her duman benim ciğerimi yakar, anlıyor musun fikret. anlamıyorsun. vazgeçildiğim bir savaş uğruna öldüm ama hâlâ yanmaya devam ediyorum. ne zaman kül olacağım fikret. ne olur artık kül olayım. kurtulayım. 
Reply

serzenis

serzenis

çok tanıdık bir acıyla bakıştık. senin de evin başına çöktü ama ben o evin altında kaldım tekrar çıktım. kaldım, tekrar çıktım. tekrar, tekrar ve tekrar. sen bir kez yaşadığında o evin altından çıkamadın, çıkmadın. bazı acılar rafa kaldırılır. derinlerde bir yerlerde sızlayan yarayı ezberlerdin. yarayı hissetmemek için kaşımayı da öğreniyorsun. ve bazı yaralar duvara asılır. ben bu acıyı evimde ağırladığım zamanlardaki gibi seni de ağırladım. aynı yerden, aynı sarsıntıyla. yaşamayı başarmak tam da bu noktada başlıyor, kabullenip kaldığın yerden devam ederek. senin hikayende ben de yürüdüm. tuğlalarını at. 
Reply