Bir yokladım içimi bu gün öylesine... İlk kalbime uğradı içimdeki belevinin ayakları...
Karşılıklı bakıştık sadece....
Benim gözlerimde donukluk, onun atışındaki hissizlikle
Bir zamanlar kaburgalarıma sığamayan börtü böcekli atışlara sahipken,
Şimdilerde elim göğsüme gitmese hissedilmez oldu.
Kesik kesik atılan acılardan yoğrulmuş, katrana mühürlü bir ip var vicudumda.
Bir ucu kalbime saplanmış, bir ucu beynime dolanan.
Kendime bile yabancı bir ruh taşıyordum içimde, akıl almaz vahşilikler düşleyen..
Kendi içimdeki sokaklarda kaybolmayı düşledim, zehirli sarmaşıklarını bana doğru sallayan ruhumu görünce.
Kaçmak..
Kaçmak istedim can atdığı şeyleri görünce.
Ben ruhun bedene düşman olduğu bir varlığı taşıyordum siluetimle.
Kemiye bürünmüş etlerden daha fazlasıydı bu varlık,
Beni korkutan, beni ürperden.
İçimdeki örümcek ağlarından korktum
Kalbimdeki tepkisizlikden..
Ruhumdaki katliamı duydum
Ve eteklerime hapsolmuş acıyla koşdum içimdeki çıkmaz sokağa..
Ben, kendine yabancı bir yabaniydim aslında.
Her şeyini kaybetmiş ve ölümü düşleyen..
★
Bazen yetmiyor kelimeler be baba.. Seni çok özledimki ben...