Hayır hayır.....sorun bende değil, tabii ki sende!
Benim tek sorunum bazen hiçbir şey yokken ''Hepinizin amk!'' diye bağırmak istemek ve ardından ise morcivert kanatlı milka ineklerine ata biner gibi tek hamlede bindikten sonra ineğin kulağına eğilip ''Hedefimiz yok, götür beni gittiğin yere yiğidim!'' demek istemek. Tabii bunları yaparken de uzaklara doğru giden bir siluet olarak gözükür olursam, arkada planda da güneşin batması falan filan ohhhh oldu bu iş. Bir de arka plan müziği de 'the pretty reckless- heaven knows' olursa tadından yenmez.
Belki ben inekle giderken arkamdaki insanlar da gittiğim yere yani aynı yere bir tas su dökerler, sonuçta çok su döktükleri için de bir okyanus oluşur. Ve bu okyanusta boğulurlar, şehir su altında kalır. Böylelikle de Antartika'nın çin malı versiyonunu yaşatmış bir şekilde, elimdeki çikolatalı sütü höpürdeterekten sonunda 'the end' yazan yerin altındaki olmayan yapımcı isimleri ve gönül rahatlılığım ile bunu da bitirmiş olurum.
Nasıl fikir?