Uzun bi gecenin ilk saatlerinden yazıyorum sizlere duygularımı. Kafam çok karışık dememe gerek var mı bilemiyorum. Yoruldum, cidden yoruldum. Kemiklerimden tut derime , kalbime , ruhuma kadar yorgununum. Yoruldum. Cidden düşünme yeteneğimi her geçen saatte biraz daha kaybediyor, içimdeki bu karadelikten beter olan boşluğu doldurmak için müziklerle sağır ediyorum kendimi. Çok korkağım çok korkuyorum. Çıkmaz bir yoldayım. Çabalarsam , risk alırsam kurtulabilirim. Ama yorgunum. Ne çabalayacak ne de deneyecek halim, ruhum yok. Dedim ya çok korkuyorum. Öylece yolun ortasında durmuş birinin beni bu karanlıktan çekip çıkarmasını bekliyorum. Kimsenin gelmeyeceğini bildiğim halde. İçimde bunun için umut olmamasına rağmen. Bahaneler uyduruyorum. Devam etmemek adına. Yapamıyorum. Olmuyor. Diyorum. Ama en iyi ben biliyorum ki denersem olur. Ama ben çok yorgunum.
Annem benim için endişeleniyor. Tanrım bir ailem var ne kadar şanslıyım. Nefes alıyorum ben. Yaşıyorum , sağlıklıyım. Daha ne olsun değilmi? Tanrı bana bir insanın dilediği her şeyi vermişken ben neden hala mutluluğu bulamamış , bulamadığım için ağlıyıp kendimi daha da paramparça ediyorum?
Ne kadar şükür bilmez biriyim. Kendimden nefret ediyorum. Aynada kendime bakmıyorum. Bakamıyorum. Her gece uyumadan önce kendime, "yarına uyanmak istemiyorum" diyorum. Yarın için heyecandan tutuşan beni geri istiyorum. Mutlu olmak istiyorum. Mutlu olmak nedir? Nasıl hissedilir? Hissettiğim şey mutlulukmu?
Hayır mutlu olmak zorunda değilmiyim? Yediğim önümde yemediğim arkamda . Sağlıklıyım. Sıcak bir evde sıcak bir yatakta uyuyorum. Bir insan daha ne istesin? Peki ya neden bu sıcacık evde en kalın kıyafetlerin içinde ben, neden hala üşüyorum?
Neden üşüyorum anne?
Neden yorgunum anne?
Her gün sıcak yatakta, saatlerce uyumama rağmen..
Neden hala soğuk ve yorgunum?