Gel gelelim, senin dertlerine... aynı durumu ben de yaşıyorum. Kelimesi kelimesine. Benim paramla yemeğe çıkardığım arkadaşım başkalarının yanında benim boş boğaz, salak ya da köylü olduğuma dair şakalar (?) yapmışlığı var, birisi ricada bulunduğu saniyede yardım etmeme rağmen günlerle mesajlarıma dönmemesi var, ve daha fazlası, daha çok can yakanları. İşte bütün bunlar benim gözlerimi açtı; her ne kadar samimiyet sevsem ve dostluk, ılık ilişki ya da özel bir bağ istersem bile, olmaz. İki insan iki yumurta gibidir, sonunda ne olursa olsun, biri mutlaka kırılır ve hassas birisi olarak her kesten darbe almayı göze alamam. Etrafımdaki her kese o kadar soğuk oluyorum ki, o kadar buzum ki, o kadar büyük mesafe koyuyorum ki, değiştiğimi ve artık keriz olmak yerine kaba, dik başlı olmamla ilgili yorum yapma hakk ya da şansını kendilerinde görmüyorlar bile. Canı isteyen yaklaşsın, benimle yakın olmak isteyen kendi içten sıcaklığı ile gelsin buzlarımı eritsin, benimle konuşmak için efor sarf etsin. Aksi takdirde dünya umrumda değil. Anam, babam, kardeş, 2 3 dost - gitti, bitti. Herkes bundan sonra benden bir şey istediğinde sıraya geçecek. Olay bu. (Benim için.)