İlkokulda sevgili babamın hediye ettiği hikaye kitabıyla başladı okuma sevdam. Küçük yaşta,tanıma şansına nail olduğum bu büyülü dünya,daha o yaşlarda beni esareti altına almıştı. Kendimi okuduğum hikayelerde kaybederken binbir gece masallarının fantastik dünyasının içinde buluvermiştim...

Yaş geçtikçe klasikler eklendi bu sevdaya. Lise döneminde, hepimizin yaşadığı buhranlı kimlik arayışları, okuduğum çeşitli roman türleri ile şekil alırken okumak; tamamen bir tutku haline gelmişti. Her genç kızın olduğu gibi o dönemde; abartılmış hislerle yazılan günlüklerim, duygu yüklü şiirlerim olmadı değil...

Üniversitede yeni bir dünyanın içine girmekle birlikte yeni dostlara ayrılan zamanlar ve dersleri verebilme telaşesinde bir parça ikinci plana atılan bu tutku, mezun olduktan sonra tavan yaptı desem yalan olmaz.Fantastik, korku, psikolojik, macera, paranormal ve en çok da romantik, elime geçen her türü okudum, okuyorum, ömrüm yettiğince de okuyacağım...

Okuma aşkımı, naçizane yazma tutkumla perçinlemiş, 30 yaşında hala büyümemiş bir kız olarak, eşimin de desteği ile yazdıklarımı yayınlama cesaretinde bulundum... Çok okunsun, illa kitap olsun diye değil, geleceğe karamsar bakan birine umut, kendini mutsuz hisseden birinin yüzünde küçücük bir gülücük olsun diye... 

Okuyanın da okumayanın da canı sağ olsun dostlarım...