sinlevia

Daha on yedi, on yedi, on yedi...
          	On yedi'ymiş.
          	

violaquun

ay ışığının sabaha kadar eksilmediği trenin camlarından, saatlerce bozkırın yalnızlığı akmıştı. herkesin şarkısını göğsüne düşürdüğü gecenin geç vaktinde, baktığı camlar buğulanan iki iç çekiş olarak kalmıştık. "gücenik güceniği saçının telinden tanır" demiştim, gözlerimi usulca indirerek suskunluğuna.

violaquun

"sözcükler çok cılız bir terazidir yüreğin yükünü tartmada" demiştin; "gücenik elbette tanır güceniği, canına yapışmış durgunluktan”
Reply

violaquun

https://youtu.be/i8RgvbGuLY0?si=1SIy0FIg3PemX3SS
          
          "Bir akşam gözünde aşk tüterse, geçmiş günler aklından geçerse, kalbin bomboş, ümitler biterse sen üzülme ben varım." geçmiş günler aklımdan her geçtiğinde daima orada, hayran olduğum bir güzel ruh olarak karşıma çıkıyorsun. üzüldüğüm veya kendimi değersiz hissettiğim zamanlarda, kendimi üzmemek için bana değer veren kişilerin de olduğunu düşünürken o insanların başında sen çekiyorsun. çoğu zaman derin sohbetlere dalıp her bir kelimesini özenle ve hayranlık dolu gözlerle dinleyeceğim kişi sensin. hayatımın çoğunlukla duygusal kısmında sana sığınıyor, hep sana güvenebiliyorum. ve bu yüzden ben de dilerim ki kalbinde ümitler bittiğinde hep beni hatırlarsın. değmeyecek ve yüreğini sebepsiz yere kıracak insanlar, temiz kalbinden uzak olsun. kimseler seni üzemesin. bu gencecik ve ümit dolu yaşın hayat gibi, yaşamak gibi yorgunluktan ve karamsarlıktan ırak, dopdolu geçsin. bu yaşını hatırladığında yüzünde gülümsemeler açtıracak bir yıl senin olsun. on yedi yaşıma bastığımda kendime de dediğim gibi; sen hep on yedisin, on yedi kal. bu yaş sana yeni heyecanlar, mutluluklar, başarılar getirsin. bütün güzel dileklerim senin olsun. 17'in kutlu olsun.