Zaman, içimden geçerken zehrini ruhumun kuluçkasına yatırıyormuş gibi hissederdim. Her seferinde insanların gürültüsünü duymamak için tıkadığım kulaklarım, avuçlarım üzerlerindeyken bir başkasının gelip bileğimi kırmasıyla içine kelimeler kaçtığı için çınlardı. Kelimeler bazen bana acıları anlatırdı, bazen mutluluğu, bazense hayal kırıklıklarını anlatırdı. Kelimelerden öğrendiklerim çoktu, eğer hislerim sayfalara doldurulmuş kitaplar olsaydı, zihnime sızan her kelime o kitabı üzerine dizdiğim rafın bir tahtasını oluştururdu.