sofiaallard

bir hasretlik yüzün vardı
          	içinde bir hüzün vardı
          	söyleyecek sözüm vardı

_janee__

Neden hiç uğramıyorsun :(

_janee__

@sofiaallard  Teşekkür ederim ✨ ikimiz de iyi yerlere gelelim:)
Reply

sofiaallard

@YorgunHayalci Ne kadar güzel emeğinin karşılığını bulabilmesi, gerçekten çok güzel bir kalemin var ve umarım çok daha iyi yerlere gelirsin :))
Reply

_janee__

@sofiaallard  iyiyim, evet kitabım yarı finalist oldu bu yıl:) Geçen sene olamadığı için üzülmüştüm ve sana da yazıp belirtmiştim... 
Reply

sofiaallard

Sen gelmedin
          Senin üstünden yıllar bir ırmak gibi geçti gitti
          Sen gelmedin
          Her gün biraz öldün biraz yaşadın
          Verdiğin can ile pazarlık ettin
          Kendini ölümün soytarısı ettin
          Ben seni gene de vazgeçiremedim
          
          Sen gelmedin
          Her gittiğinde
          Biraz daha ümit verdin
          Yokluğunla değil
          Gelecek olmanın umuduyla imtihan ettin
          Ben gene de vazgeçmedim
          Bir sen vazgeçtin
          Gelebilmekten elini ayağını çektin
          
          Sen gelmedin
          Sen başka yerlere gittin
          Güneşin başka açtığı
          Benimle başka tanıştığı
          Ölümün kendini yeni tanıttığı
          Vicdanın tohumlanmadığı
          İnsanın insan olmadığı
          Başka yerlere gittin
          
          Sen gelemedin mi?
          Gelmedin mi?
          Beni deşen bu soru idi
          Yanıtı belki yıllar sürecekti
          Ama bendeki bu yürek
          Pek tabi seni bekleyecekti
          
          Sen gittin
          Gidince söndürdüm mumları
          Uzun uzun çaldırdım vapurları
          İskambilleri yaktım yaz ayazı
          Aydınlattım koca dünyayı
          Sen gelmedin
          
          Vicdanın mıydı seni göndermeyen
          Eğer öyleyse umursama daha da gidiver
          Sendeki ruh taşa tanınmadı
          Al başına çalıver
          
          Öyle katılaşmış ki yüzün, sözün
          Tanıyamadım seni şahit bir çift gözüm
          Özlediğim sen değildin,
          Nerede benim bir tek olan özüm?
          
          Sen gittin
          Sen gelemedin
          Belki de bu senle seni getiremedin
          Benim saadetim sendin
          Beni mutlu mesut edemedin.

sofiaallard

Bazen söylemek istediğin çok şey vardır ama yine de çok sessiz kalırsın. Hiçbir kelime anlatacakların için yeterli kalmadığı gibi, dilin de ya gururundan ya kendine yediremediğinden sus pus olur. Ne güzel demiş Özdemir Asaf: “Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi.”

_janee__

Ve kimse seni o şekilde de bu şekilde de anlamaz. 
Reply

sofiaallard

Nefsinin dar geleceği boğazları hiçbir zaman giyme
          Eteği bol gelecek hayallerle kendini süsleme
          Yapma, etme
          Bu ruh hallerini pek benimseme
          Yarın olunca göreceğim, göreceksin, göreceğiz
          Ne kadar sen kalabildin?
          Sen; ben diye diye kafayı mı yedin?
          Olamayacak işleri kendine vazife mi bildin?
          Neydin, ne eyledin,
          Söyle bana Mihriban
          Çok arzu ettim bilmeyi;
          Sana güz güzel mi geldi,
          Gece narince mi seslendi,
          Seni kandırmak bu kadar kolay mı idi?

sofiaallard

Yazda varım
          Kışta varım
          Öyleyse baharda neden olamayayım?
          Ben de kiraz gibi açayım,
          Elma gibi al al olayım
          Bende üstümden yağan karı
          Diri diri atılmış bedenimden toprağı
          Ruhumdan bu karanlık semayı kaldırayım
          Ben, ben iken; değişsin kader
          Ben kedersiz kalayım.

sofiaallard

En çok ne zaman yalan söylersin Marco? Geceleri mi? Söylediğin insanlara pay edercesine geceleri mi, yıldızlara mı, seni dinlemeye aç kalmış aptal yıldızlara mı?
          Herkes biraz aptaldır Marco. Senle ben de biraz aptalız. Sen senden aptal olanları daha da aptallaştırmak istiyorsun; onları kölen, bilakis daim sana tabi olacakları koşullar içerisinde, kılmak istiyorsun.
          Ben senden aptalım Marco.
          Aptal yaptığın ne varsa en azından senden daha az aptal olsun istiyorum. Sen değil, onlar seni yönetsin, beynini yıkasın istiyorum. Sende saf kötülük yok biliyorum, bende saf iyilik yoksa sende de saf kötülük yok. Hiç birimiz tamamen siyah ve beyazdan ibaret değiliz. Lakin seni kötü olmaya iten şeyi oldukça merak ediyorum.
          Beni iyiliğe iten şeyin, motivasyonumun asıl gerçeği sensin Marco. Ben bir düşes değilim, soylu değilim, babamın hayrına dağıtabileceğim trilyonları bırak, cebimdeki kuruşlarla yalnız ve yalnız yarınımı düşünebilme yetisine sahibim. Ama senden nefret ediyorum Marco.
          Bende olmayan şeylerden dolayı senden nefret ediyorum. Nefret ederken sana hayranlık duyuyorum, hayranlığım sonu hayra yol açmasa dahi, kendimi kinden de hoşlantıdan da uzak tutamıyorum.
          Seni severken öldürmeyi düşlüyorum.
          Ya sen Marco? Sen bu aptallığın gölünde, kıyıya çıkmanın tek yolu olarak aptallığı yok etmek mi sanıyorsun?
          Sen öyle san. Sen sandıkça ben yanılacağım.
          Ben yanıldıkça sen sanılacaksın.
          Sanıldıkça sanrılarda yanılacağız.
          Elbet, elbet bir gün karşılaşacağız Marco.