sorunsuz12

Huzur...

sorunsuz12

-HAYATTAN SATIRLAR 3-
          
          Arabanın içinde sakince yolun karşısını izlerken eli karnında,gönlü arayışta ve ruhu ölümdeydi.
          Terk etmek başkalarına bu kadar kolayken kendisine niye bu kadar zordu?
          Kendisine asla değer vermeyen bu adama nasıl boyun eğiyor hatta evladınj taşıyabiliyordu?
          Acıları onu güçlü mü yapardı yoksa aptal mı? Ya da kendisini kandırmak için güçlüyüm mü demeliydi aptalım ve buna artık dayanmamalıyım mı?
          Bu adam kendisinden bile daha acı dolu ve buz gibiyken nasıl böyle bir yangına sebep oluyordu?

sorunsuz12

Yağan yağmura kaldırdı kafasını 
          Aklında milyon tane düşünce varken içlerinden birini ayıkladı 
          Tuzlu yaş gözünden gönlüne damlıyordu
          Fısıldadı 
          "Beni yaratırken bunca acıma nasıl katlandın Tanrım"

sorunsuz12

Ve Tanrı usulca yer yüzüne döndü yanında bekleyen melekler öylece dururken insanların şamatası göğü deliyordu 
          Ve Tanrı usulca fısıldadı yaratılanlara 
          "Ölümünü kutlayanlar, kıyametim size ödül olacak."

sorunsuz12

-HAYATTAN SATIRLAR 2- 
          
          
          Sırtımdaki ağır çanta ile mahallenin girişine adım atarken İstanbul'un istisnasız her semtinde duyulan o izbe koku doldu burnuma. Bu koku İstanbul'un ta kendisiydi,bu koku şehrin insanlarının en ağır ve adaletsiz yaşamlarını taşıyordu burnuma.
          
          Bir iki adımda karşıma çıkan sokakla gözlerim daha birkaç gün önce orada şahit olduğum kavgayı görür gibi oldu. Gerçi ben burada ne görmemiştim ki!
          Bir uyuşturucu komasına gireni mi? Birbirini sevip kaçan 2 gencin ölümünü mü? Bir babanın çocuklarını sokak ortasında dövmesini mi? Mahallenin gençlerinin serserice gece vakitleri ettiği kavgaları mı?
          
          Doğruyu söylememi ister misiniz?
          
          O akşam olan şey her şeyden farklıydı. Ama her şeyden. Ben ilk defa sokak ortasında babası yaşında birinden karşı koyma imkanı varken susup dayak yemeye razı olan bir erkek gördüm.
          Öyle cılız bir çare biri de değildi. Benden en az 3 4 yaş büyük, vücudu gücünü ortaya koyan biriydi ama bir şey vardı ki bu onu dünyanın en ilginç insanı bile yapardı. 
          O gülüyordu hem de ilk defa gülen bir bebek gibi öylece gülüyordu.
          
          Dün gece öğrenmiştim hikayesini.
          
          Anası babası yokmuş daha yetimken atmışlar bu mahalleye. Büyüdükçe içinde her şeye karşı nefret uyandı derlermiş herkese kötü bakar kimseyle konuşmaz susarda susarmış. Çok sonra duymuşlar onu alan aile aslında uyuşturucu satıcısı olduğunu. Bizim mahalleli zaten konuşupta sevmezmiş bu aileyi ama böyle de olacağını kimse tahmin etmemiş.
          
          Bir Allahın kulu çocukken ona sahip çıkmadı diye belkide şimdi o başkasının çocuklarına sahip çıkıyormuş. Zaman zaman ailenin satmaya çalıştığı uyuşturucuları bulur onları ortadan kaldırırmış.
          
          Bunu kimse nasıl yaptığını bilmiyor tabii. Hele bunca uyuşturucu kaybına rağmen nasıl başının belaya girmediği efsane gibi anlatılıyor.
          
          Yani o yüzden o zafer gülümsemesi ile dayak yerken sadece gülüyormuş.
          

sorunsuz12

Buraya HAYATTAN SATIRLARı yazmaya başlıyorum belki 1 kişi bile okumaz belki bambaşka biri en kötü veyahut en iyi anında burada kendini bulur. Ben bilmem belki ama birileri mutlu olur.
          Buraya Hayatı bırakıyorum. Belki ölmeden önce hatırlamamız gerekir diye.
          Burada hayat vardı ve her bir satırda son buldu.

caddelerr

@sorunsuz12  her bir satırda belki başlar.. umarım bu da yarım kalmaz hikayeler gibi
Reply

sorunsuz12

-HAYATTAN SATIRLAR 1-
          
          Önümden tüm neşesi ile geçerken sanki ruhum ona doğru kanat çırpıyor ve her ona varamayışında bana nefret kusuyordu. Bunca imkansızlığın sebebi benmişim gibi içimde bir deprem oluyor enkazından onun aşkı kurtuluyordu. Ona olan aşkım..
          
          Gözlerim önce yüzüne şöyle bir dokundu,yüzüne bakmaya utanırdım bilmezdi gözlerim gözlerini, sonra çantasının bağından sarkan kırmızı montuna değdim sakince,koskoca bir kış boyunca üzerinde gördüğüm kırmızı montuna, kıyafetlerine koca bir yılın tanıdıklığı ile bakındım,ve en son bakışlarım bitti sesi geçti kulaklarımdan. Sesi dediysem konuşması değil üzerindeki her bir kıyafetin ona değmekten ötürü duyduğu mutluluğun haykırışı..
          
          Üst kattaki merdivenlerde durmuş genç çocuğun çaldığı müzik aletine bakıp o sese kulak veriyordu aynı o kalabalık gibi.
          Bense elim kolum sanki benden uzakmış gibi kemanı sinesinde saklayan 2 gencin yanında duruyordum. Ne kadar yakındım bunun bile önemi kalmamıştı. O buradaydı, bir yağmurun ilk damlasının memleketimin en kurak toprağına damlarmış gibi yüreğime damlayanım..
          
          Aniden kesilen müzik aletlerinin sesi ile topluluk ile birlikte herkes aniden keman çalmayan başlayan gençlere,bana, döndü. Öyle çok utanmıştım ki! Şu an beni görüyordu; muhtemelen farketmişti burada, tam karşısında olduğumu..
          Halbuki en son öğrendiğim şeydi farkedilmek.
          Keman çalan erkek bitirdiğinde telleri okşamayı; alkışlayarak kafamı kaldırıp ona bakma cesaretini gösterdim. Gözleri belki anlık olarak belki bile isteye bendeydi.. Kalbim dayanılmaz bir volkan olduğu anda hızla önüme döndüm.
          Bana bakmıştı, bana. Hani ondan 2 yaş küçük, lise aşkı olduğu kıza, hani 1 ay önce ona açılan, hani eski lisesinde okuyan kıza..
          Sevmek ne büyük lutüftu.
          
          
          

sorunsuz12

Okuldaki her adımımda önümde seninle yürüdüm sanki her adım geçmişe açıldı ve seni bulup çıkardı o saklandığın kutudan
          Her adımda senden bir parça vardı; bakışın,konuşman,gülüşün,samimiyetin...
          Ancak bunxa zaman tarihe işlemiş,geçmişte kalmış ılsa da hepsi tek tek benim bakışım benim görüşüm
          Sen bu değilmişsin
          Bunxa samimi,bunca yardımsever,iyi, temiz kalpli..
          Unutacağım ama beşerdir bu en iyi yaptığı şey unutmak