soyutlansam
Link to CommentCode of ConductWattpad Safety Portal
"bir şey ümit etmemenin rahatlığından başka barınacak ruhi bir köşem kalmamış." diyor, peyami safa. hislerime bundan daha fazla yakışan bir cümle yok.
soyutlansam
"bir şey ümit etmemenin rahatlığından başka barınacak ruhi bir köşem kalmamış." diyor, peyami safa. hislerime bundan daha fazla yakışan bir cümle yok.
soyutlansam
serin, sakin ve gri bir pazar sabahı, yine hiç lüzmu yokken erkenden uyandım. yataktan kalkmadan düşündüm biraz. sonra yataktan kalkıp biraz daha düşündüm. bu sabah hayatıma tesir eden hiçbir şey yoktu, aralıklı duran pencereden içeri dolan rüzgardan başka. tamam belki bir şeyler vardı, birileri vardı. ama hiçbir şeyin ve hiçkimsenin ayrıcalıklı bir yeri yoktu hayatımda. hiç olmamasından iyidir, diyemem ben bu duruma. üzgünüm. çünkü yarım yamalak şeylerle idare edemeyecek, eksiği tamam göremeyecek kadar iyi yetiştirdim kendimi. - bakın tam da burada ilk kez kendime dair olumlu bir şey söylemiş olabilirim. ben de şaşkınım şuan ama durum gerçekten böyle galiba.-
soyutlansam
neyse ya, şey diyecektim. benim ellerim dolu da, biri kalkıp şu fokurdayan demliğin altını kısabilir mi?
•
Reply
soyutlansam
bundandır ki, çok uzun zamandır, bedenimde kontrol edemeyeceğim hiçbir duyguyu barındırmıyorum.
•
Reply
soyutlansam
herkes ilginin köpeği olmuş. bulunduğu yerde neye sahip olursa olsun, bulunmadığı yerden gelen küçücük bir ilgi dikkatini çekiyor insanların. beğenilmek, arzulanmak; ilgi kim tarafından gelirse gelsin iyi hissettiriyor sanırım. sahip olunamayan her şey cazip geliyor. bayağılık furyası almış yürümüş gezegeni. sokaklar, kafeler, her yer aşağılık kompleksli insanlarla dolu. salt sevginin, saygının, güvenin esamesi yok. bunlar nafile çabalar, nafile arayışlar. bunları arıyorsan mutsuz olacaksın elbette. ne vaad ediyor olursan ol, farketmez. hem insan insanı anlayıp da ne olacak sanki? insan insanı sevse ne olacak?
•
Reply
soyutlansam
safmışım, kim gülse avuçlarımı açmışım. içimde bi nuh tufanı, ben bırakıp kaçmışım.
soyutlansam
büyüdüğümü sesimin değişmesinden anladım. kamburlaştığımı sırt ağrımdan. yanlış yollara saptığımı kaybolmamdan anladım. yeterince acı çektiğimi kalemimin güçlenmesinden. ben her şeyi biraz geç anladım. seni de biraz geç atlattım. kendi yarattığım masalda peri kızıydım. özgürdüm. mutluydum. yalnızdım. bana kimse daha önce başrol vadetmemişti. hiçbir hikâyede yer almamıştım, yan karakter bile olmamıştım. benim masalım bana yeterdi. kimseye ihtiyacım yoktu. eh, her güzel şeyin bir sonu olmalıydı ve masallar güzel bitmezdi. bunu herkes bilirdi. biz güzel bitmedik. belki de hiç başlamadık. varlığın yavaş yavaş silindi aynadaki yansımamdan. ben hep yalnızdım, sen gidince kimsesiz kaldım. önceleri yürüdüğüm sokaklarda gölgeni bulamamaya başladım. ellerin uzaklaştı, sen uzaklaştın. şarkımız aynı notada takılı kaldı. annemin lafları daha ağır gelmeye başladı. ben bir yapraktım sanki ve tutunabileceğim bir dalım yoktu artık. rüzgâr esse yalpalardım. sonra eğreti durmaya başladın yüreğimde. kurtulmalıydım. kurtulmak için her şeyi yapardım. kendime acımazdım. acımasız olmayı bana babam öğretmişti. sen ilk tecrübemdin. keşke hiç tecrübe kazanmasaydım. çok kustum. kusarak seni içimden atabileceğimi sandım. işe yaramadı. bir kez daha yenildim sana. masal, tüm yenilgilerim sana. bu yüzdendir ki çok ağladım sonra. senin için dolduklarında bile ellerini arardı gözlerim. -senin ellerin ve benim hiç tutamayışlarım- saçlarımıda kestim. buruk oldular biraz, gülüşüm gibi. hep öyle olur zaten, kendimden feda ettiğim hiçbir şey eskisinin yerini tutamaz. -benim saçlarım ve senin hiç okşayamayışın- her neyse, aylar geçti işte. çok şey yaşadım. hiçbirinde yoktun. öncesinde de bir hayaldin zaten. güzeldin, bittin. elveda. -benim masallarım ve senin hiç var olmayışların-
soyutlansam
gözlerimi yaşartan sigaranın dumanı değildi. geçmiş ya da geçmemiş sancılardı. yaralar var bilir misin, dokununca sızlar. cümle kuramayacak hale gelmiştim, dudaklarım her kelime de sızlıyordu. susmayı öğrendim. ellerim titrerdi, kimseye uzatamadım. kimsede tutmaya çalışmadı.
soyutlansam
bazen şiirler üfler bazen boş şişeler deviririm. beni neden sevmedi sâlih. ben, o şişenin dibinde kalan sıvı, sonunu getirmeye uğraşmadığı uzun şiir miydim? neden sevmedin. beni neden sevmedi.
soyutlansam
kırılmış kanatlar, incinmiş kalpler, kaybolmuş ruhlar. söylesene siyah kuğu, sen burdasın diye mi yağmur yağıyor yoksa bulutlar da mı bize ağlıyor?
soyutlansam
ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından bebe dişlerinden güneşlerden yanab otlarından durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar şu aranıp duran korkak ellerimi tut bu evleri atla bu evleri de bunları da göğe bakalım.
soyutlansam
senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor seni aldım bu sunturlu yere getirdim sayısız penceren vardı bir bir kapattım bana dönesin diye bir bir kapattım şimdi otobüs gelir biner gideriz dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat durma kendini hatırlat durma göğe bakalım.
•
Reply
soyutlansam
falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım inecek var deriz otobüs durur ineriz bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum hırsızlar polisler açlar toklar uyusun herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda beni bırak göğe bakalım.
•
Reply
soyutlansam
tozlu rafların arasına sıkışmış kırık düşlerim var.