Başta hepinizden çok özür dilerim.
Kafamı toparlayamadım, bölüm yazamadım. Yazmak için başına otursam da saatlerce bekledim aklıma tek bir şey gelmesi için. Bazen ne yazsam diye düşünmekten başıma ağrılar girdi. Ama size bir söz vermeye ve bir alıntı yollamaya geldimm.
Bugün bir bölüm yollayacağım ve haftalık bölümler yollamaya başlayacağım. Sözümü burada verdim. Sıra alıntıda. Hazırız umarım :)
~~
Şu an girdiğim şoku atlatmam lazımdı.
Sırt üstü döndüm. Yıldızlara diktim koyu kahvelerimi. Dumandan zorda olsa görünen o yıldızlara diktim gözlerimi.
Her bir kişi öldüğünde bir yıldız eksilirmiş gökyüzünden.
Bazı yıldızlar ölürken içine çöker, bazıları kendilerini dışa vururmuş.
Benim iki yıldızım sonsuzluktan daha büyük bir sonsuzluk için kendi içlerine çökmüştü.
Ama babam kendi içindeki patlamayı dışa vurmuş, annem dışındaki korkuyu içine gömerek kendini yok etmişti.
Suçları yoktu belki ama gökten iki yıldız onlar yüzünden yok olmuştu, insanların son umudu olan iki yıldızı onlar yok ettiği için onları affedemiyordum.
Ama şuan ben onlar için bu cehennemde değil miydim?
~~
Neler oluyor acaba? Tahminleri almaya başlayalım:D